top of page

Çocukların Çalınan Geleceği: 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ve Türkiye

Çocukların Çalınan Geleceği: 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ve Türkiye

Her yıl 12 Haziran, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından dünya genelinde çocuk işçiliğine dikkat çekmek, bu sorunun ortadan kaldırılması için farkındalık yaratmak ve acil eylem çağrısında bulunmak amacıyla "Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü" olarak anılmaktadır. Bu önemli gün, milyonlarca çocuğun eğitimden, sağlıktan, oyundan ve en temel haklarından mahrum bırakılarak çalıştırıldığı gerçeğiyle yüzleşmemiz için bir fırsattır.


Çocuk İşçiliği Nedir? Sadece Çalışmak mı, Yoksa Bir Hak İhlali mi?


Çocuk işçiliği, çocukların çocukluklarını yaşamalarını engelleyen, potansiyellerini ve saygınlıklarını zedeleyen, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zararlı olan her türlü iş olarak tanımlanır. Bu, sadece okula gitmelerini engellemekle kalmaz, aynı zamanda onları tehlikeli koşullara maruz bırakabilir ve geleceklerini karartabilir. Çocukların gelişimlerine uygun, hafif ve eğitimlerini aksatmayan işler bu tanımın dışında kalsa da, sömürüye açık her türlü çalışma çocuk işçiliği kapsamına girer.


Türkiye'de Çocuk İşçiliğinin Mevcut Durumu: Rakamlar Ne Söylüyor?


Türkiye'de çocuk işçiliği, maalesef görmezden gelinemeyecek boyutlarda önemli bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan veriler ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının raporları, bu acı tablonun ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Türkiye nüfusunun yaklaşık %25,5'ini oluşturan, yani 22.2 milyon civarındaki 0-17 yaş arası çocukların önemli bir kısmı, ne yazık ki çocukluklarını yaşamak yerine çalışma hayatının zorluklarıyla erken yaşta tanışmaktadır.


TÜİK'in 2024 yılı verilerine göre, özellikle 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılım oranı endişe verici bir şekilde %24,9'a yükselmiş durumdadır. Bu oran, her 4 çocuktan 1'inin çalıştığı anlamına gelmekte olup, özellikle erkek çocuklarda bu oran %35,6'ya kadar çıkarken, kız çocuklarında ise %13,7 seviyesindedir. Daha önceki yıllara ait "İstatistiklerle Çocuk 2023" raporunda da 15-17 yaş grubunda işgücüne katılımın %22,1'e (erkeklerde %32,2, kızlarda %11,5) yükseldiği belirtilmişti. Bu artış, sorunun giderek derinleştiğini göstermektedir. Resmi rakamlara göre, 5-17 yaş arası çocuk nüfusunun en az %4,4'ü, yani yaklaşık 720.000 çocuk çalışmaktadır. Ancak bu sayının, sığınmacı çocukları kapsamadığı ve gerçek tablonun çok daha vahim olabileceği unutulmamalıdır.


Çalışan çocukların sektörel dağılımına bakıldığında ise, yaklaşık %45-46'sının hizmet sektöründe (özellikle sokakta ve küçük işletmelerde), %30-31'inin tarımda ve %23-24'ünün sanayi/imalat (özellikle KOBİ'ler) sektörlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. UNICEF, resmi istatistiklere dahil edilmeyen mülteci çocuklar arasında çocuk işçiliğinin yaygın olduğunu özellikle vurgulamaktadır. Aile yoksulluğu, yetersiz sosyal koruma mekanizmaları ve kayıt dışı ekonominin yaygınlığı, çocuk işçiliğinin temel nedenleri arasında gösterilmektedir. Özellikle Şanlıurfa ve Gaziantep gibi illerde yüz binlerce sığınmacı çocuğun, düşük ücretlerle ve zor koşullarda, özellikle tarım sektöründe çalışmak zorunda kaldığı bilinmektedir.

Çocukların Çalınan Geleceği: 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ve Türkiye

Çocuk işçiliğinin en trajik sonuçlarından biri de maalesef iş cinayetleridir. 2013-2024 yılları arasında en az 742 çocuk, çalışırken hayatını kaybetmiştir. Bu çocukların 234'ü 0-14 yaş grubunda, 437'si ise 15-17 yaş grubundadır. Sadece 2023-2024 ders yılında ise İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi) raporuna göre 66 çocuk işçi hayatını kaybetmiş; bu ölümlerin 24'ü tarım, 17'si sanayi, 13'ü inşaat ve 12'si hizmet sektöründe gerçekleşmiştir. Adana'da 12 yaşındaki Suriyeli bir çocuğun ölümü gibi, resmi kayıtlara tam olarak yansımayan vakaların da olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.


DİSK ve İSİG gibi kuruluşların resmi olmayan tahminlerine göre ise, Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) öğrencileri, mevsimlik tarım işçisi çocuklar ve sığınmacı çocuklar da hesaba katıldığında, Türkiye'deki toplam çocuk işçi sayısının 2 ila 3,5 milyon arasında olabileceği tahmin edilmektedir. Bu durum, sorunun resmi rakamların çok ötesinde bir boyutta olduğunu göstermektedir.



Çocuk İşçiliğinin Temel Nedenleri: Yoksulluktan Eğitimsizliğe Uzanan Bir Zincir


Çocuk işçiliğinin altında yatan pek çok karmaşık neden bulunmaktadır:


  • Yoksulluk ve Gelir Eşitsizliği: Ailelerin geçim sıkıntısı ve yoksulluk, çocukların erken yaşta çalışmak zorunda kalmasının en temel nedenlerinden biridir.

  • Eğitime Erişimin Kısıtlı Olması ve Kalitesizliği: Okula devam etmenin maliyeti, okulun uzaklığı veya eğitimin kalitesizliği, ailelerin çocuklarını okul yerine işe göndermeyi tercih etmesine yol açabilir.

  • Toplumsal ve Kültürel Faktörler: Bazı toplumlarda çocukların erken yaşta çalışmaya başlaması normal karşılanabilmekte veya bir gelenek olarak görülebilmektedir.

  • Göç ve Yerinden Edilme: Özellikle mülteci ve sığınmacı çocuklar, ekonomik zorluklar ve sosyal güvencesizlik nedeniyle çocuk işçiliğine karşı daha savunmasızdır.

  • Yasal Mevzuatın Yetersizliği ve Denetim Eksikliği: Çocuk işçiliğini önlemeye yönelik yasaların yetersizliği veya etkin bir şekilde uygulanmaması, sorunun devam etmesine neden olabilir.

Çocukların Çalınan Geleceği: 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ve Türkiye

Çocuk İşçiliği ile Mücadelede Neler Yapılabilir? Toplumsal Bir Sorumluluk


Çocuk işçiliğinin önlenmesi, sadece devletin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğudur:


  • Güçlü Yasal Düzenlemeler ve Etkin Denetim: Çocuk işçiliğini yasaklayan ve ağır yaptırımlar getiren yasaların çıkarılması ve bu yasaların etkin bir şekilde uygulanması şarttır.

  • Eğitime Erişimin Artırılması ve Kalitesinin Yükseltilmesi: Özellikle kız çocukları başta olmak üzere tüm çocukların kesintisiz ve kaliteli eğitime erişimi sağlanmalıdır. Mesleki eğitim programları da çocukların riskli işlerden uzak tutulmasına yardımcı olabilir.

  • Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Destek Programları: Ailelere yönelik sosyal yardım programları, gelir desteği ve istihdam olanakları yaratılması, çocukların çalışmak zorunda kalmasını engelleyebilir.

  • Farkındalık ve Bilinçlendirme Çalışmaları: Toplumun tüm kesimlerinin çocuk işçiliğinin zararları konusunda bilinçlendirilmesi, toplumsal bir duyarlılık oluşturulması önemlidir.

  • İş Dünyasının Sorumluluğu: Şirketlerin tedarik zincirlerinde çocuk işçi çalıştırılmadığından emin olmaları ve etik üretim standartlarına uymaları gerekmektedir.

  • Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü: STK'lar, çocuk işçiliğiyle mücadelede savunuculuk, izleme ve mağdur çocuklara destek sağlama konularında önemli bir rol oynarlar.

  • Uluslararası İşbirliği: Çocuk işçiliği küresel bir sorun olduğu için uluslararası düzeyde işbirliği ve ortak politikalar geliştirilmesi önemlidir.


Her Çocuğun Güvenli Bir Gelecek Hakkı Var!


12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü, bize her çocuğun eğitim alma, oyun oynama ve güven içinde büyüme hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatmalıdır. Çocuk işçiliği, sadece bir ekonomik sorun değil, aynı zamanda temel bir insan hakları ihlalidir. Bu soruna karşı duyarsız kalmak, gelecek nesillerin potansiyelini yok saymak demektir. Hep birlikte, bilinçli adımlar atarak ve sorumluluk alarak çocukların omuzlarındaki bu ağır yükü kaldırabilir, onlara daha aydınlık bir gelecek sunabiliriz. Unutmayalım ki, çocukların yeri okulları ve oyun alanlarıdır, tehlikeli işyerleri değil.



Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Sosyal Medya'dan takip et
  • Facebook
  • Instagram
  • X
ekolojik evim logo beyaz
Düşüncelerini Paylaş

​Email : info@ekolojikevim.com.tr

​​​

Haber Bültenimize Abone Olun • Kaçırmayın!

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz!

bottom of page