Maden suyu, doğallığın ve saflığın simgesi olarak yüzyıllardır tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Ancak yakın zamanda yapılan araştırmalar, Avrupa'daki birçok maden suyunun, "kalıcı kimyasal" olarak bilinen TFA (trifloroasetik asit) ile endişe verici düzeylerde kirlendiğini ortaya koydu. Bu durum, sadece içme suyu güvenliğini değil, aynı zamanda insan sağlığını ve ekosistemleri de tehdit ediyor.
TFA Nedir ve Neden Tehlikeli?
TFA, PFAS (perfloroalkil ve polifloroalkil maddeler) grubuna ait, doğada çözünmeyen ve uzun ömürlü bir kimyasaldır. İnsan yapımı olan bu bileşikler, çevrede yüzyıllarca kalabilen "kalıcı kimyasallar" olarak adlandırılır. PFAS'lar genellikle pestisitlerde, soğutucu gazlarda ve sanayide kullanılırken, bunların bir kısmı çevrede TFA’ya dönüşür.
Üreme toksik maddesi: TFA’nın, özellikle tarımsal bölgelerde yoğun kullanımı üremeye olumsuz etkiler yaratarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Sera Gazı Etkisi: Araştırmalar, atmosferde 1.000 yıl kalabilen güçlü bir sera gazı olduğunu da gösteriyor.
Filtrelenemez Bir Tehdit: TFA, sudaki diğer PFAS türlerine göre daha hareketli olduğu için mevcut filtrasyon sistemleri tarafından tutulamıyor. Bu da kimyasalın endüstriyel ölçekte kontrol edilmesini zorlaştırıyor.
Avrupa Maden Sularındaki TFA Kirliliği
Pesticide Action Network Europe’un (PAN Europe) yaptığı son analizler, Avrupa'daki 19 farklı maden suyu örneğinin 10’unda TFA tespit etti. Bazı örneklerde, Avrupa Birliği’nin belirlediği sınırların tam 32 katına varan TFA seviyelerine rastlandı. Bu durum, yetkililerin hızlı ve etkin önlemler almasını zorunlu kılıyor.
Angeliki Lysimachou, durumun ciddiyetini şu sözlerle özetliyor:
“TFA düşündüğümüzden çok daha yaygın ve tamamen radarın altında kaldı. Bunu içiyor olmak gerçekten endişe verici."
Bu kirlenmenin, maden suyu üreticilerinden kaynaklanmadığı, sorunun daha çok pestisitler ve endüstriyel kimyasalların yoğun kullanımına dayandığı vurgulandı.
Küresel Ölçekte Yayılım
TFA kirliliği sadece Avrupa ile sınırlı değil.
Belçika: 600 su örneğinin %93’ünde TFA tespit edildi; özellikle tarım bölgelerinde yoğunlaşmış durumda.
İsviçre: Yeraltı sularında yaygın olarak bulundu.
ABD: Michigan eyaletinde kontrol edilen tüm yağmur suyu örneklerinde TFA tespit edildi.
Bu durum, TFA’nın dünya genelinde çevresel hareketliliğini ve dayanıklılığını gözler önüne seriyor.
TFA’nın Kaynağı: Soğutucular ve Pestisitler
TFA, endüstride özellikle eski soğutucu gazların güvenli alternatifi olarak sunuluyor. Ancak CFC’lerin yerine kullanılan bu gazlar, atmosferde zamanla TFA'ya dönüşerek kalıcı kirliliğe sebep oluyor.
Tarımda Kullanım: ABD’de pestisitlerdeki aktif bileşenlerin yaklaşık %40’ı PFAS içeriyor. TFA, pestisitlere dengeleyici olarak ekleniyor veya etkinliği artırmak için kullanılıyor.
Temiz Enerji Paradoksu: Yenilenebilir enerji sistemlerinde ve endüstriyel üretimde kullanılan bu kimyasallar, aslında uzun vadede ciddi çevre ve sağlık riskleri taşıyor.
AB ve EPA’nın Tutumu
Avrupa Birliği, TFA içeren iki yaygın pestisitin yasaklanmasını önerirken, bu bileşiklerin “üreme toksik maddesi” olarak sınıflandırılması gündemde. Buna karşın, ABD’nin Çevre Koruma Ajansı (EPA) TFA’yı daha az denetime tabi tutma kararını eleştiriliyor. Kamu sağlığı uzmanlarına göre, EPA’nın bu tutumunun arkasında kimyasal üreticilerinin ekonomik çıkarları yatıyor.
Çözüm: Acil Eylem ve Yasal Düzenlemeler
PAN Europe’un raporu, kalıcı kimyasal kirliliğine karşı şu önerilerde bulunuyor:
PFAS ve TFA içeren pestisitlerin yasaklanması: Tarımdaki yoğun kullanımların azaltılması gerekiyor.
Alternatif çözümler: Pestisitlerde ve endüstriyel üretimde güvenli ve toksik olmayan alternatiflerin teşvik edilmesi.
Su filtreleme teknolojilerinin geliştirilmesi: Mevcut sistemler TFA’yı filtreleyemediği için inovatif çözümler şart.
Maden Sularının Saflığı Tehdit Altında
TFA kirliliği, doğrudan insan sağlığını etkileyen ve küresel ölçekte çözüm gerektiren bir sorundur. Özellikle maden suları gibi doğal kaynaklarda tespit edilmesi, endüstriyel kimyasalların kontrolsüz kullanımının ne kadar ileri gittiğini gösteriyor. Bu kimyasalların doğada kalıcı etkiler bırakmaması için acil adımlar atılmalı ve sürdürülebilir alternatiflere yönelim sağlanmalıdır.
Comments