top of page
Yazarın fotoğrafıEE Admin

Fosil Yakıtların Gölgesinde İklim Mücadelesi


Fosil Yakıtların Gölgesinde İklim Mücadelesi

Dünyanın dört bir yanından liderler, bilim insanları ve aktivistler, iklim değişikliğiyle mücadelede yol alınabilmesi için bir araya geliyor. Ancak Birleşmiş Milletler’in (BM) düzenlediği yıllık iklim zirveleri, yani COP toplantıları, son yıllarda eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Bu yıl Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen COP29, tartışmalı ev sahipliği ve fosil yakıt lobiciliğinin etkisiyle bir kez daha bu eleştirileri alevlendirdi.


Bir Değişim Çağrısı


Eski BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, eski İrlanda Cumhurbaşkanı Mary Robinson ve ünlü iklim bilimci Johan Rockström gibi isimlerin yer aldığı bir grup, BM’ye seslenerek COP zirvelerinin formatını yeniden değerlendirme çağrısında bulundu. Grup, fosil yakıt lobiciliği yapan ülkelerin ev sahipliği yapmasına izin verilmemesi gerektiğini savunuyor ve ev sahibi ülkelerin Paris Anlaşması hedeflerine uygun şekilde yüksek iklim eylemi taahhüdü göstermesini talep ediyor.


Christiana Figueres’in sözleri, bu zirvelerin reform ihtiyacını net bir şekilde ortaya koyuyor:“Son COP toplantısında, fosil yakıt lobicilerinin sayısı, bilimsel kurumların ve yerli toplulukların temsilcilerinden fazlaydı. Bu denge değişmeden adil bir geçiş umudu mümkün değil.”


Azerbaycan ve Fosil Yakıtların Gölgesi


Bakü’deki COP29, fosil yakıt ihracatçısı bir ülke olan Azerbaycan’ın ev sahipliği nedeniyle eleştirildi. Ülkenin Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in açılış konuşmasında petrol ve gazı “Tanrı’nın bir hediyesi” olarak nitelendirmesi, konferansın ana amacı olan sürdürülebilirlik mesajını gölgede bıraktı. Ayrıca, fosil yakıt anlaşmalarını kolaylaştırdığı iddia edilen hükümet üyelerinin varlığı, bu tartışmaları daha da derinleştirdi.


Kick Big Polluters Out aktivist koalisyonu, konferansa 1.773 fosil yakıt lobicisinin katıldığını ve bu sayının birçok ülkenin temsilci sayısını aştığını belirtti.


Fosil Yakıtların Gölgesinde İklim Mücadelesi

İklim Finansmanı: Kim Ödeyecek?


COP29’un ana gündem maddesi, yoksul ülkelere iklim değişikliğine uyum sağlamaları ve emisyonlarını azaltmaları için gereken finansmanı sağlamak. Ancak finansmanın nasıl ve kim tarafından sağlanacağı konusundaki belirsizlik hâlâ çözülmüş değil.


Gelişmekte olan ülkeler, Paris Anlaşması hedeflerinin başarılması için yıllık 1 trilyon dolara ihtiyaç duyduklarını ifade ediyor. Bunun yaklaşık üçte biri gelişmiş ülkelerden sağlanmalı, geri kalanı ise özel sektörden gelmeli. Ancak gelişmiş ülkeler arasında bu katkının ne kadar ve hangi şartlarla yapılacağı konusunda ciddi fikir ayrılıkları var.


Fosil Yakıtların Gölgesinde İklim Mücadelesi

Yeni Finansman Yöntemleri


Laurence Tubiana liderliğindeki bir görev gücü, iklim finansmanı için yeni çözümler öneriyor. Öne çıkan fikirler arasında şunlar yer alıyor:


  • Kripto para üretimine enerji bazlı bir vergi koyulması.

  • Geri dönüştürülmeyen plastik üretimine ton başına vergi uygulanması.

  • Sık uçan yolculardan ve business class biletlerden vergi alınması.

  • Yüksek servet sahiplerinden %2 oranında yıllık bir vergi toplanması.


Tubiana, “Mali adalet olmadan iklim adaleti sağlanamaz” diyerek bu önerilerin önemine dikkat çekiyor.


Daha Adil Bir Gelecek Mümkün Mü?


COP29’un ev sahipliği ve organizasyonu, iklim krizine duyarlılık yerine ticari çıkarların öncelendiği algısını güçlendirdi. Ancak Barbados, Fransa ve Kenya gibi ülkelerin öncülüğünde yapılan yeni girişimler, küresel dayanışma ve adil bir finansman modeli için umut vadediyor.


Dünyanın 1,5°C hedefini tutturabilmesi için ülkeler arasındaki mali dayanışmanın artırılması gerekiyor. Bu dayanışma, sadece finansal yükün adil dağılımını değil, aynı zamanda fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişte eşit bir sorumluluk paylaşımını da kapsamalı.


İklim Zirvelerinin Geleceği


BM’nin iklim zirveleri, şimdiye kadar yetersiz kalmış olabilir, ancak bu süreç daha etkin hale getirilebilir. Reformlar, katılımcıların ve ev sahibi ülkelerin seçiminden, finansman modellerine kadar uzanmalı. Adil bir geçiş için mücadele eden tüm toplulukların sesi, fosil yakıt lobiciliğinin gölgesinde kalmamalı.

Dünyamız için daha güçlü ve kapsayıcı bir iklim politikası inşa etmek, sadece liderlerin değil, tüm insanlığın sorumluluğu.


Fosil Yakıtların Gölgesinde İklim Mücadelesi

Azerbaycan'daki Ev Sahipliği Tartışmaları ve Türkiye Perspektifi


COP29’un Azerbaycan’da düzenlenmesi, fosil yakıt üreten ülkelerin iklim müzakerelerine liderlik etmesinin yarattığı çelişkileri gözler önüne serdi. Türkiye’nin enerji politikaları, Azerbaycan ile benzer bir fosil yakıt bağımlılığı sergilediğinden, bu durum Türkiye’nin uluslararası algısını da etkileyebilir. Özellikle, Türkiye’nin kömür projeleri ve doğalgaz yatırımları eleştiri konusu olabilir.



1. Fosil Yakıtlardan Aşamalı Çıkış: Türkiye, enerji ihtiyacının önemli bir kısmını kömür, doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıtlardan karşılıyor. Bunun yanı sıra, kömürle çalışan santrallerin kapatılması konusunda uluslararası taleplerle karşı karşıya. Ancak bu durum, enerji arz güvenliği ve ekonomik maliyetler nedeniyle bir çıkmaz yaratıyor.


2. İklim Finansmanı: Gelişmekte olan ülkeler için ayrılması planlanan 1 trilyon dolarlık yıllık iklim finansmanı, Türkiye için bir fırsat olabilir. Ancak, Türkiye’nin gelişmiş ve gelişmekte olan ülke statüsü arasında belirsiz bir konumda olması, bu finansman mekanizmalarından yararlanmasını zorlaştırabilir.


3. Yerel İklim Politikaları: Türkiye, Paris Anlaşması kapsamında karbon nötr hedeflerini revize etmek zorunda. Bunun için yenilenebilir enerjiye yatırımların artırılması, enerji verimliliğinin sağlanması ve sanayi sektöründeki karbon emisyonlarının azaltılması gerekiyor.




İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page