Maviye mi Kaçsak, Yeşile mi?
- Gizem Görhan Yağmur
- 6 gün önce
- 2 dakikada okunur

Yaz tatili denince aklına ne gelir? Hani o uzun uzun hayalini kurduğun, şöyle bir tatil olsa da ruhumu dinlendirebilsem dediğin anlar. Kimi için yaz tatili demek, doğanın içinde kaybolmak, ayaklarını çimenlere basmak, ormanın derinliklerinde huzur bulmak demektir. Kimi içinse sonsuz maviliğin içinde kaybolmak, dalgaların sesinde huzur bulmak, tuzlu suyun tenine değmesiyle ferahlamak.
Peki, sen hangisisin?
Ben galiba ikisi arasında gidip geliyorum. Bazen bütün yılın yorgunluğunu atmak için gözümü kapattığımda, kendimi masmavi bir denizin içinde hayal ediyorum. Güneşin sıcaklığı tenimi ısıtırken, suyun serinliği tüm ağırlığımı alıp götürüyor sanki.
Deniz öyle bir şey ki içinde kayboldukça hafifliyorsun. Tuzlu suyun kokusu, çıplak ayakla sahilde yürürken ıslak kumun verdiği o huzurlu his. Bir dalga gelip ayak bileklerine çarptığında, bir anlığına her şeyi unutuyorsun.
Deniz bana hep hafifliği ve özgürlüğü hatırlatıyor. Sanki suyun üzerinde süzülürken, tüm düşüncelerim de birer birer çözülüyor.
Ama sonra bir sabah gözümü açıyorum ve bambaşka bir özlem sarıyor içimi. Şehrin kalabalığından, seslerinden, temposundan kaçıp doğanın kollarına sığınmak istiyorum. Sabahın erken saatlerinde kuş cıvıltılarıyla uyanmak, ağaçların arasında yürüyüş yapmak, derin bir nefes alıp temiz havanın ciğerlerimi doldurduğunu hissetmek.

Ormanda yürürken, her şey olması gerektiği gibi akıyor. Kuşlar şarkısını söylüyor, rüzgar eserken yapraklar dans ediyor, bir dere varsa suyun sesi tüm düşüncelerini siliyor. Sen, hiçbir şey yapmadan sadece doğayı dinlediğinde bile huzurla buluşuyorsun.
Doğanın içinde kaybolmak, insanın kendini hatırlamasını sağlıyor sanki. Şehir hayatının telaşı, sürekli bir yerlere yetişme çabası burada yok. Burada sadece sen varsın ve doğanın sana sunduğu dinginlik.
Bazen düşünüyorum, gerçekten bir tercih yapmak gerekir mi? İnsan bir gün denizde kaybolmak ister, bir gün de ormanda yürüyüş yapmak. Bazen sonsuz maviliğe dalıp gitmek ister, bazen de doğanın yeşiline gözlerini bırakmak.
Belki de en güzeli, tatili bir yere sıkıştırmamak. Sadece ihtiyacın olan neyse ona yönelmek. Deniz mi çağırıyor? O zaman denize git. Ruhun doğaya kavuşmak mı istiyor? O zaman ormana kaç. Çünkü tatil dediğin şey, nerede olduğun değil, nasıl hissettiğinle ilgili.
Tatil dediğin, insanın ruhunun neye ihtiyaç duyduğunu anlamasıyla ilgili aslında. Bazen bir tatilde deniz kenarında uzanıp, hiçbir şey yapmadan saatlerce dalgaları izlemek iyi geliyor. Bazen de doğanın içine dalıp, ormanın kokusunu, toprağın sıcaklığını hissetmek istiyorsun. İkisi de başka bir anlam katıyor hayata. O yüzden yaz tatili, kimin için ne ifade ederse etsin, en önemli olan şey gerçekten dinlenebilmek.
Bazen bir kitapla gölgede oturmak, bazen de gün batımını izlerken hiçbir şey düşünmeden durabilmek. Deniz de olsa, doğa da olsa, önemli olan içinde biriken yorgunluğu bırakıp hafifleyebilmek.
Deniz ve doğa arasında kalmak, aslında insanın ruhunun neye ihtiyaç duyduğunu anlamasıyla ilgili.
Tatil dediğin, nerede olduğun değil, nasıl hissettiğinle ilgili ya, işte tam da bu yüzden her anı, o an neye ihtiyacın varsa ona göre yaşamak gerek. Bazen maviliğin içinde kaybolarak, bazen de yeşilin huzurunda soluklanarak.
Mutlulukla kalın :)
Gizem Görhan Yağmur
İletişim: gizemgorhanyagmur@ekolojikevim.com.tr
Comments