Milyarlarca Dolarlık Kumar: Dev Şirketler Okyanusları Kurtarmak İçin Risk mi Alıyor?
- EE Admin
- 30 Haz
- 3 dakikada okunur

Okyanuslarımız sessiz bir krizle karşı karşıya: asitlenme. Atmosferdeki fazla karbonun yaklaşık %30'unu emen denizlerimiz, bu yük altında kimyasal bir değişime uğruyor. pH seviyeleri tehlikeli derecede düşerken, bu durum deniz yosunu ormanlarından kabuklu deniz canlılarına kadar tüm ekosistemleri tehdit eden bir "tik tak eden bomba"ya dönüşüyor. İşte tam bu noktada, Ebb Carbon, Planetary Technologies ve Equatic gibi şirketler, Microsoft ve Boeing gibi devlerin finansal desteğiyle cesur ama bir o kadar da tartışmalı bir çözüm sunuyor: jeomühendislik.
Okyanus Alkalinite Artırımı (OAE) Nedir? Okyanuslar İçin Bir 'Mide İlacı' mı?
Bu şirketlerin kullandığı temel yöntem, "okyanus alkalinite artırımı" (OAE) olarak biliniyor. Basitçe anlatmak gerekirse, bu teknoloji okyanusun asidi nötralize etme doğal sürecini hızlandırmayı amaçlıyor. Okyanus sularına büyük miktarlarda alkali madde ekleyerek, asitlenmenin etkilerini tersine çevirmeyi hedefliyorlar. Bu, adeta okyanuslar için dev bir "mide ilacı" kullanmak gibi. Ancak bu ilacın yan etkileri henüz tam olarak bilinmiyor.
Milyarlarca Dolarlık Pazar: Karbon Kredileri ve Jeomühendisliğin Yükselişi
Bu teknolojinin arkasındaki itici güç, hızla büyüyen karbon giderme pazarıdır. Havacılık, çimento ve çelik üretimi gibi emisyonlarını azaltmakta zorlanan büyük şirketler, kendi karbon ayak izlerini dengelemek için bu tür deneysel projelerden "karbon kredileri" satın alıyor. 2022'de 41 milyon sterlin olan toplam karbon giderme satın alımları, 2024'te 1,9 milyar sterlinin üzerine çıkarak astronomik bir büyüme gösterdi. Uzmanlar, bu pazarın 2030'a kadar 37 milyar sterline ulaşabileceğini öngörüyor. Bu devasa finansal akış, henüz emekleme aşamasındaki bir teknolojinin hızla ölçeklenmesine neden oluyor ve bilim dünyasında alarm zillerini çaldırıyor.

Bilim Dünyasındaki Endişeler: Kanıtlanmamış Bir Teknolojinin Ekolojik Riskleri Neler?
Bilim insanları, bu aceleci yaklaşımdan derin endişe duyuyor. Başlıca endişeler şunlar:
Çökelme Riski: James Cook Üniversitesi'nden Dr. James Kerry'nin de belirttiği gibi, suya çok fazla alkalinite eklenmesi, "çökelme" adı verilen bir olaya yol açabilir. Bu durumda, suda kirletici görevi gören mineraller oluşabilir. Bu mineraller, güneş ışığını engelleyerek deniz yaşamını olumsuz etkileyebilir veya deniz canlıları tarafından yanlışlıkla yiyecek sanılabilir.
Ölçek Sorunu: Stony Brook Üniversitesi'nden Dr. Christopher Gobler, her şeyin ölçekle ilgili olduğunu vurguluyor. Yeterince büyük ölçeklenmezse hiçbir etkisi olmaz; aşırı ölçeklenirse ise pH'ı çok yükseğe çıkararak deniz çayırları gibi belirli organizmalar için sorun yaratabilir.
Doğrulama Güçlüğü: [C]Worthy'den Dr. David Ho, bu şirketlerin ne kadar karbonu gerçekten ve ne kadar süreyle uzaklaştırdığını kanıtlamasının çok zor olduğunu, bunun büyük bir sorun teşkil ettiğini belirtiyor.
Cornwall'daki Protestolar: Halkın Tepkisi ve Geri Adımlar
Bu endişeler sadece teorik değil. 2022'de Kanada merkezli Planetary Technologies şirketinin İngiltere'nin Cornwall kentindeki deneyleri, yerel halk, sörfçüler ve yaban hayatı örgütleri tarafından aylarca süren protestolara neden oldu. Bölgedeki gri fok popülasyonu gibi hassas ekosistemlere verilebilecek zararlar konusunda yeterince bilgilendirilmediklerini düşünen halk, şirketin geri adım atmasına neden oldu. Planetary Technologies artık İngiltere'de faaliyet göstermese de, Microsoft'a karbon kredisi satışı da dahil olmak üzere yeni bir finansman turu duyurdu.
Savunucular Ne Diyor? Güvenli Ölçeklenme ve Kıyısal Okyanusları Kurtarma Vaadi
Teknolojiyi savunanlar ise bu endişelere karşı kendi argümanlarını sunuyor. Ebb Carbon'un CEO'su Ben Tarbell, firmalarının süreci güvenli ve sorumlu bir şekilde yürüttüğünü, pH gibi temel su göstergelerini sürekli takip ettiklerini ve herhangi bir risk anında sistemi otomatik olarak kapatabildiklerini belirtiyor. Ayrıca, yerel kabileler ve bilim insanlarıyla işbirliği içinde, alkalin takviyesinin somon balığı gibi canlılar üzerindeki etkilerini kontrollü koşullarda test ettiklerini vurguluyor. Tarbell, "Okyanusun tamamını düzeltemeyeceğiz ama yaşam formlarının çoğunun geliştiği kıyı okyanusunun asiditesini azaltabileceğiz," diyerek teknolojinin potansiyeline dikkat çekiyor.
Okyanus asitlenmesi, emisyonları azaltmaktan daha fazlasını yapmamız gerektiğini gösteren acil bir sorundur. Jeomühendislik çözümleri, "araç kutumuzda" potansiyel bir yer tutabilir. Ancak, henüz kanıtlanmamış, potansiyel olarak tehlikeli teknolojilere milyarlarca dolar akıtılırken, bu sürecin şeffaf, bilimsel verilere dayalı ve sıkı düzenlemelere tabi olması hayati önem taşımaktadır. Okyanuslarımızı kurtarma çabası, yeni ve daha büyük sorunlara yol açmamalıdır. Deniz yaşam alanlarının restorasyonu gibi doğa temelli çözümlerle birlikte, bu tür deneysel teknolojilerin de yavaş ve dikkatli bir şekilde ilerlemesi gerekiyor. Gezegenin geleceği için atılan her adım, umut kadar sorumluluk da taşımalıdır.
Comments