Türkiye, son yıllarda ciddi bir kuraklık kriziyle karşı karşıya. Ülkenin büyük şehirleri olan İstanbul, Ankara ve İzmir, su kıtlığı ilan edilen bölgeler arasında yer alıyor. İstanbul'daki barajlar, 2023 yılı ortalarında sadece %33 doluluk oranına sahipti, bu son dokuz yılın en düşük seviyesiydi.
Kuraklığın Sebepleri ve Etkileri
Türkiye'nin su kaynakları, artan nüfus ve iklim değişikliği nedeniyle baskı altında. Ülkenin kişi başına yıllık su miktarı 1,550 metreküpten 2050 yılında 1,000 metreküpe düşmesi bekleniyor. Bu durum, özellikle tarım ve sanayi sektörlerinde su kullanımını daha da kritik hale getiriyor. Tarımda kullanılan su miktarı, Türkiye’nin toplam su tüketiminin %73’ünü oluşturuyor, ancak verimsiz sulama teknikleri bu kaynağın hızla tükenmesine neden oluyor.
Son yirmi yılda, Türkiye'deki 320 gölün %60'ı küçülmüş veya tamamen kurumuş durumda.Marmara Gölü, bu kuraklığın en belirgin örneklerinden biri. 2011 ve 2021 yılları arasında gölün yüzey alanı %98 oranında azaldı, bu da bölgedeki ekosistemlerin ciddi zarar görmesine neden oldu.
İklim Değişikliğinin Rolü
Türkiye, iklim değişikliği ile mücadelede yeterince hızlı hareket etmiyor. Ülke, Paris İklim Anlaşması'nı ancak 2021 yılında onayladı ve iklim hedeflerine ulaşmada sürekli olarak geride kalıyor. 2023 İklim Değişikliği Performans Endeksi'nde Türkiye, 63 ülke arasında 47. sırada yer alıyor.
Türkiye'nin su krizini çözmek için çeşitli stratejiler benimsemesi gerekiyor. Öncelikle, tarımda daha verimli sulama tekniklerine geçiş yapılmalı. Damla sulama gibi yöntemler, su kullanımını yarı yarıya azaltabilir ve yılda 38 milyar metreküp su tasarrufu sağlayabilir.
Ayrıca, su yönetimi yasaları güncellenmeli ve tarımsal sulama da bu yasal düzenlemelere dahil edilmelidir.
Şehirlerde ise su tasarrufu kampanyaları artırılmalı ve halk su kullanımını azaltmaya teşvik edilmelidir. İstanbul'da, su idaresi (ISKI) belli zamanlarda su tasarrufu kampanyası başlatıyor ve halka daha kısa duşlar almaları çağrısında bulunuyor.
Türkiye, su krizini çözmek için acil adımlar atmalıdır. Sürdürülebilir su yönetimi politikaları geliştirilerek, hem doğal kaynaklar korunabilir hem de gelecek nesillerin suya erişimi garanti altına alınabilir. Aksi halde, ülke ciddi bir su kıtlığı ile karşı karşıya kalabilir ve bu da tarım, sanayi ve günlük yaşam üzerinde derin etkiler yaratabilir.
Commentaires