Türkiye'den İngiltere'ye Uzanan Kurtarma Operasyonu: Carlos'un Hikayesi.
- EE Admin

- 6 Ağu
- 3 dakikada okunur

Bir ailenin Türkiye'den beklenmedik bir şekilde ayrılmak zorunda kalması, arkalarında bıraktıkları can dostları için endişe dolu bir bekleyişi başlattı. Plymouth'lu Emily Fawcus ve en yakın arkadaşı, Türkiye'de sokaklardan kurtardıkları 18 aylık köpek Carlos'un hayatı için endişeleniyor. Aile, Türkiye'de tartışmalara neden olan yeni sokak hayvanları yasası nedeniyle Carlos'un uyutulma riskiyle karşı karşıya kalmasından korkuyor.
Her şey, Emily'nin arkadaşının Türkiye'de yaşayan bir akrabasının, henüz üç aylık olan Carlos'u sokakta çöpleri karıştırırken bulmasıyla başladı. Pireler içinde, aç ve susuz bir halde bulunan minik yavru, hemen sıcak bir yuvaya kavuştu. Sevgi, güvenli bir ortam ve düzenli beslenmeyle Carlos, kısa sürede büyüyerek "büyük ve cesur bir çocuğa" dönüştü. Emily, onu "güvenli bir evde kendine güvenen, mutlu ve sevgi dolu" ve "oradaki en sadık çocuk" olarak tanımlıyor.
Ancak ailenin öngörülemeyen koşullar nedeniyle Türkiye'deki hayatını bırakıp aniden İngiltere'ye dönmesi, Carlos'un geleceğini belirsizliğe sürükledi. Türkiye'de ona yeni bir yuva bulmak için verilen tüm çabalar, ülkedeki sahipsiz hayvan sayısının fazlalığı nedeniyle sonuçsuz kaldı. Şimdi Carlos'un tek umudu, onu kurtaran ailesinin yanına, İngiltere'ye gidebilmesi.

Yeni Yasa Endişesi ve 30 Günlük Süre Tehlikesi
Ailenin endişesini artıran en büyük faktör, Türkiye'de sokak hayvanlarıyla ilgili gündeme gelen yeni yasa tasarısı. Emily Fawcus, bu yasa uyarınca barınaklara bırakılan sahipsiz köpeklerin, 30 gün içinde sahiplenilmedikleri takdirde uyutulacağını iddia ediyor. Barınakların zaten aşırı kalabalık olduğu bir ortamda, Carlos'u bir barınağa teslim etmenin onun için bir "şansının olmadığı" anlamına geleceğini ve 18 aylık bir canın hayatının sona ermesinin kabul edilemez olduğunu belirtiyor.
Carlos'un hayatını kurtarmak için aile, zamana ve paraya karşı bir yarış başlattı. Köpeğin İngiltere'ye getirilmesi, üç aylık zorunlu karantina sürecini kapsaması ve ek aşılarının yapılması için yaklaşık 1.500 sterline ihtiyaçları var. Bu meblağı toplayabilmek için Emily, arkadaşına yardımcı olmak amacıyla bir GoFundMe bağış kampanyası başlattı. Ailenin bu parayı toplamak için sadece birkaç ayı bulunuyor.
Bir Dostluğun Sınır Tanımayan Çağrısı
Emily, Türkiye'yi ziyaret ettiğinde sokak hayvanlarının içinde bulunduğu zorlu koşullara bizzat tanıklık ettiğini ve bu durumun çok yürek parçalayıcı olduğunu söylüyor. "Carlos farklı değil, sadece bir aile buldu ve bu ailenin ondan koparılma riskiyle karşı karşıya. Bu daha da kötü, çünkü daha önce hiç sahip olmadığınız bir şeyi özlemezsiniz ama onun bir evi ve sevgisi oldu ve her şeyini kaybedebilir," diyerek durumun hassasiyetini vurguluyor.
Aile, eğer kampanyada hedeflenen miktardan daha fazla para toplanırsa, artan kısmın Plymouth'taki Woodside Hayvan Refahı Vakfı'na bağışlanacağını da belirtti. Şimdi tüm umutları, hayvanseverlerin desteğiyle Carlos'u güvenli bir şekilde İngiltere'ye getirerek ona sevgi dolu bir ömür sunabilmek.
Türkiye'deki Tartışmalı Hayvan Hakları Yasası
Carlos'un hikayesinin merkezindeki endişe, ne yazık ki sadece bireysel bir durumdan ibaret değil. Türkiye'de 2024 yılında, sokak hayvanlarıyla ilgili tartışmalı bir yasa tasarısı gündeme gelmişti. Yasa tasarısı, sokak köpeklerinin barınaklara alınması ve sahiplenilmesi için bir süre tanınmasını öngörüyordu.
Kamuoyunda büyük bir kargaşaya yol açan "uyutma" tartışması, yasanın ilk taslak metinlerinin yanlış yorumlanmasından kaynaklanmıştır. Yetkililer, yaptıkları açıklamalarda uyutmanın yalnızca iyileşmesi mümkün olmayan hasta, yaşlı ve güçten düşmüş hayvanlar ile kuduz riski taşıyan saldırgan hayvanlar için uygulanacağını belirtmiştir. Yani, yasa metninde sağlıklı hayvanların uyutulması gibi bir ibare yer almamaktadır.
Ancak hayvanseverlerin ve aktivistlerin yasa taslağına yönelik itirazları yalnızca bu tartışmadan ibaret değildi. Sağlıklı hayvanların uyutulması tartışması bir yana, asıl itirazlar yasanın temel yaklaşımına ve uygulama biçimine yönelikti:
Barınak Kapasitesi ve Koşulları: Türkiye'deki mevcut barınakların, bu kadar yoğun bir popülasyonu barındırma kapasitesine sahip olmadığı ve koşulların hayvan sağlığı ve refahı açısından yetersiz olduğu savunuluyor. Hayvanların barınaklarda toplu halde bir araya getirilmesinin, salgın hastalık ve şiddet riskini artıracağı belirtiliyor.
Kalıcı Çözüm Odaklı Olmaması: Hayvanseverler, sorunun kökten çözümü için "toplama" odaklı bir yaklaşım yerine, "kısırlaştırma, aşı ve sahiplendirme" projelerine odaklanılması gerektiğini vurguluyor. Uzun vadeli, sürdürülebilir kısırlaştırma kampanyalarının, popülasyonu kalıcı olarak kontrol altına alacak tek gerçekçi yöntem olduğuna inanılıyor.
"Saldırganlık" Kriterinin Muğlaklığı: Yasa taslağındaki "saldırgan hayvan" tanımının muğlak olması, bu kriterin keyfi olarak kullanılabileceği ve dolayısıyla barınak görevlilerinin inisiyatifine bırakılabileceği endişesini yaratıyor.
Sahiplenme Süresinin Yetersizliği: Hayvanların sahiplenilmesi için tanınan sürenin (örneğin 30 gün) oldukça kısa olduğu ve bu sürenin sonunda ne olacağına dair endişelerin devam ettiği ifade ediliyor.
Carlos'un hikayesi, bu küresel ve yerel mücadelenin ne kadar gerçek ve acil olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Sokak hayvanlarının refahı ve geleceği, Türkiye'de hayvan hakları mücadelesinin en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor.




Yorumlar