top of page

COVID-19 Aşısı ve Kısırlık: Bilmeniz Gereken Gerçekler


COVID-19 Aşısı ve Kısırlık: Bilmeniz Gereken Gerçekler

COVID-19 aşıları 2020 yılında hayatımıza girdiğinden beri, doğurganlık üzerindeki potansiyel etkileri hakkında pek çok endişe ve soru gündeme geldi. Bu endişeler, özellikle aile kurmayı planlayanlar için büyük bir belirsizlik yarattı. Bu yazının amacı, en son bilimsel araştırmaları damıtarak, konuyu net, şaşırtıcı ve etkili çıkarımlar halinde sunmak ve okuyucuların gerçek tabloyu anlamasına yardımcı olmaktır.


Kanıtlar Şaşırtıcı Derecede Net: Aşılar Doğurganlığı Etkilemiyor


Kamuoyundaki endişelere rağmen, önde gelen sağlık kuruluşları ve çok sayıda bilimsel çalışma, COVID-19 aşılarının kadın veya erkek doğurganlığını etkilediğine dair hiçbir kanıt bulamamıştır. Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Koleji (ACOG) ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) gibi kuruluşlar bu konuda fikir birliği içindedir.

Bu görüşü destekleyen kanıtlar oldukça güçlüdür:


  • 2024 tarihli bir çalışma, 2019 ve 2022 yılları arasında 100'den fazla ülkede bireyler üzerinde COVID-19 aşılarının doğurganlık üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığını bulmuştur.

  • 2024 tarihli bir derleme, aşıların kadın doğurganlığı üzerinde hiçbir etkisi olmadığını ve ölü doğum veya gebelik kaybı riskini artırmadığını göstermektedir.

  • 2025 tarihli bir çalışma, 80 kadın katılımcıyla yapılmış ve aşıların doğurganlığı etkilemediği sonucuna varmıştır.

  • 2022'de 2.126 kadının katıldığı bir anket, aşıların kadın doğurganlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını ortaya koymuştur.

  • Erkek doğurganlığı üzerine yapılan kapsamlı incelemeler de benzer sonuçlar vermiştir. 24 çalışmayı kapsayan 2024 tarihli bir derleme ve 29 çalışmayı kapsayan 2022 tarihli bir derleme, aşıların sperm sayısı, hareketliliği veya kalitesi üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmadığını göstermiştir.


Asıl Risk Aşı Değil, Virüsün Kendisi

İşte sezgisel olarak beklenmedik bir bulgu: Aşılar doğurganlık için güvenli görünürken, COVID-19 enfeksiyonunun kendisi, özellikle erkek doğurganlığı üzerinde geçici olumsuz bir etkiye sahip olabilir.


2022 tarihli bir çalışma, COVID-19 geçiren erkeklerin, enfeksiyondan sonraki 60 güne kadar, hiç enfekte olmamış kişilere kıyasla daha düşük doğurganlık oranlarına sahip olduğunu bulmuştur. Bu durumun, virüsün testislerdeki kan damarları üzerindeki inflamatuar (iltihaplanma) etkilerinden kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Bu bulgu, bakış açımızda önemli bir değişikliği gerektiriyor: Endişenin odağında aşının kendisi değil, aşının önlediği hastalığın olması gerekir.


COVID-19 Aşısı ve Kısırlık: Bilmeniz Gereken Gerçekler

Tüp Bebek Tedavisinde Zamanlama Önemli Olabilir


Peki ya tüp bebek (IVF) gibi yardımcı üreme teknolojileri söz konusu olduğunda durum ne? İşte burada tablo biraz daha incelikli bir hal alıyor.


Öncelikle, 2024 tarihli bir çalışma, tüp bebek tedavisi gören aşılı ve aşısız bireyler arasında sperm veya yumurta kalitesinde anlamlı bir fark olmadığını tespit etmiştir. Ancak 2025'te dondurulmuş embriyo transferi (IVF-FET) üzerine yapılan bir çalışma, aşıyı yumurtalık uyarımına yakın bir zamanda yaptırmanın başarı oranında hafif bir düşüşle ilişkili olabileceğine işaret ediyor. Bununla birlikte araştırmacılar, aşının uyarım prosedüründen 90 günden daha önce yapılması durumunda bu potansiyel etkinin azalabileceği sonucuna varmıştır.

Bu durum, araştırmanın karmaşıklığını ve cevabın her zaman basit bir "evet" veya "hayır" olmadığını göstermektedir.


Bilim 'Son Sözü' Söylemedi: Uzun Vadeli Araştırmalar Gerekiyor


Dengeli bir bakış açısı sunmak adına, bilim dünyasının hala daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyduğunu kabul etmek önemlidir. Mevcut güçlü kanıtlara rağmen, bazı araştırmacılar daha ayrıntılı, uzun vadeli çalışmaların gerekliliğini savunmaktadır.


Ancak diğer araştırmacılar, aşıların doğurganlık ve üreme sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkilerini daha iyi anlamak için daha ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç olduğuna inanmaktadır.


Daha fazla araştırma yapılması çağrısı, bilimsel sürecin normal bir parçasıdır ve mevcut güçlü kanıtlar bütününe önemli bir bağlam katmaktadır.


Özetle, mevcut bilimsel kanıtlar, COVID-19 aşılarının doğurganlığı etkilemediğini, asıl kısa vadeli riskin virüsün kendisinden kaynaklandığını güçlü bir şekilde göstermektedir. Bilimsel veriler, endişeleri gidermek ve bilinçli kararlar almak için en güvenilir rehberimiz olmaya devam ediyor.


Bu bilgiler ışığında, sağlıkla ilgili kararlarımızı alırken endişelerimizi ve bilimsel kanıtları nasıl dengelemeliyiz?





Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page