Türkiye'nin Yeni İklim Kanunu: Fırsat mı, Tehdit mi?
- EE Admin
- 4 Tem
- 3 dakikada okunur

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, iklim değişikliğiyle mücadelede tarihi bir adım atarak Türkiye'nin ilk "İklim Kanunu Teklifi"ni kabul etti ve yasalaştırdı. Yeşil büyüme vizyonu ve 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda hazırlanan kanun, sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum faaliyetleri ve bu süreçlerin yasal ve kurumsal çerçevesini belirlemeyi amaçlıyor.
İklim Kanunu Neler Getiriyor? Temel Kavramlar ve Kurumsal Yapılanma
Kanun, Türkiye'nin iklim hukuku literatürüne yeni kavramlar kazandırıyor ve kurumsal yapıda önemli değişiklikler öngörüyor.
Yeni Tanımlar: "İklim Adaleti", "İklim Finansmanı", "Net Sıfır Emisyon", "Adil Geçiş", "Karbon Kredisi", "Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)" gibi kavramlar yasal bir zemine oturtuluyor.
İklim Değişikliği Başkanlığı'nın Yetkileri: Kurumlar arası koordinasyon, standart belirleme, karbon fiyatlandırmasına ilişkin mekanizmaları düzenleme gibi geniş yetkilerle donatılan İklim Değişikliği Başkanlığı, kanunun uygulanmasındaki ana aktör olacak.
Karbon Piyasası Kurulu: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı başkanlığında, ilgili bakanlıkların, kurumların ve başkanlıkların üst düzey temsilcilerinden oluşan bu kurul, ulusal tahsisat planını onaylamak, ETS piyasasını yönlendirmek ve uluslararası karbon piyasası politikalarını belirlemek gibi kritik görevler üstlenecek.
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) Kuruluyor: Türkiye Karbon Piyasasına Adım Atıyor
Kanunun en dikkat çekici ve tartışmalı maddelerinden biri, İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından bir Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulmasıdır. Bu sistemle birlikte:
Sera Gazı Emisyon İzni Zorunluluğu: Doğrudan sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetleri yürüten işletmeler, bu faaliyetleri gerçekleştirebilmek için Başkanlık'tan "sera gazı emisyon izni" almak zorunda olacak.
Tahsisat Teslim Yükümlülüğü: ETS kapsamındaki işletmeler, yıllık olarak doğrulanmış sera gazı emisyon değerlerine karşılık gelecek miktarda "tahsisat" (karbon emisyon hakkı) teslim etmekle yükümlü olacak.
Piyasa İşleyişi: Ulusal tahsisat planları Resmi Gazete'de yayımlanacak ve tahsisatlar piyasada alınıp satılabilecek.

Yeşil Dönüşümün Finansmanı ve Cezai Yaptırımlar
Kanun, yeşil dönüşüm projelerini finanse etmek ve kurallara uymayanlara karşı caydırıcılık sağlamak amacıyla önemli düzenlemeler içeriyor.
İklim Değişikliği Başkanlığı, başlangıç sermayesi 10 milyon TL olan bir döner sermaye işletmesi kurmaya yetkili olacak. Bu işletmeden elde edilecek gelirler, sadece yeşil dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla kullanılacak.
Sera gazı emisyon raporunu süresinde sunmayan işletmelere 500 bin liradan 5 milyon liraya kadar idari para cezası verilecek. Ayrıca, ozon tabakasını incelten maddeler ve florlu sera gazlarına ilişkin kurallara aykırı davranışlar da cezalandırılacak.
Tepkiler ve Eleştiriler: "Adı İklim, İçeriği Ticaret" mi?
İklim Kanunu, hedefleri ve kurumsal yapısıyla önemli bir adım olarak görülse de, muhalefet partileri ve iklim örgütleri tarafından ciddi eleştirilere maruz kalıyor. Eleştirilerin odağında ise şu noktalar yer alıyor:
Kanunun, emisyon azaltımından çok bir "karbon ticareti" sistemi kurmaya odaklandığı, kirletmenin meşrulaştırıldığı ve sermayenin çıkarlarını gözettiği iddia ediliyor. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, kanunun "sadece beş yandaş firmanın çıkarı için getirildiğini" belirtirken, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, "Doğayı ve havayı kirletme hakkını alıp satacaklar," şeklinde konuştu.
Kanunun hazırlanma sürecinde üniversitelerin, çevre örgütlerinin ve yerel yönetimlerin yeterince dahil edilmediği, ortak akıldan uzak kalındığı eleştirisi yapılıyor.
TEMA Vakfı, kanunun "emisyon azaltımı, fosil yakıtlardan çıkış, adil geçiş planı, uyum politikaları" gibi kritik unsurları içermediğini belirterek, bütüncül bir yaklaşımdan uzak olduğunu savundu.
Muhalefet, kanunun iklim değişikliğinden en çok etkilenen dar gelirli kesimlerin sorunlarına yönelik hiçbir çözüm sunmadığını dile getiriyor.
Türkiye'nin ilk İklim Kanunu'nun yasalaşması, ülkenin iklim politikaları açısından şüphesiz bir dönüm noktasıdır. Emisyon Ticaret Sistemi'nin kurulması ve kurumsal bir çerçevenin oluşturulması, özellikle uluslararası taahhütler ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi mekanizmalara uyum açısından önemlidir. Ancak, kanunun somut azaltım hedefleri, fosil yakıtlardan çıkış stratejisi ve adil geçiş planları gibi konularda yetersiz kaldığı yönündeki eleştiriler de oldukça güçlü. Kanunun başarısı, önümüzdeki dönemde çıkarılacak yönetmelikler, ETS'nin nasıl işleyeceği ve elde edilecek gelirlerin toplum yararına ne ölçüde kullanılacağına bağlı olacak. İklim aktivistlerinin ve kamuoyunun gözü şimdi, bu kanunun uygulanmasının yanı sıra, Meclis gündemine gelmesi beklenen enerji ve madencilik düzenlemelerinde olacak.
Comments