Beden Benim, Karar Kimin?
- EE Admin
- 17 Nis
- 3 dakikada okunur

Süper Lig maçında Sivassporlu futbolcuların taşıdığı "Doğal olan normal doğum" pankartı, Türkiye'de doğum şekli tercihleri ve kadın bedeni üzerindeki söz hakkı konularını yeniden alevlendirdi. Sağlık Bakanlığı'nın vajinal doğumu teşvik kampanyasının bir parçası olan bu pankart, kadın hakları savunucuları başta olmak üzere geniş bir kesimden tepki topladı.
Peki, Türkiye'de yüksek seyreden sezaryen oranları (%61) karşısında yürütülen bu kampanya, bir farkındalık çalışması mı, yoksa kadınların en temel hakkı olan kendi bedeni hakkında karar verme özgürlüğüne bir müdahale mi? Bu tartışmanın kökenlerini, farklı görüşleri ve en önemlisi doğum tercihinin kime ait olması gerektiğini mercek altına alıyoruz.
Olayın Perde Arkası: Pankart Neden ve Nasıl Gündem Oldu?
13 Nisan'da Sivasspor ile Fenerbahçe arasında oynanan maç öncesi, ev sahibi takım futbolcuları sahaya Sağlık Bakanlığı'nın kampanyasına ait "Doğal olan normal doğum" yazılı pankartla çıktı. Bu durum, anında sosyal medyada ve kamuoyunda tartışma yarattı. Tepkilerin temelinde, pankartın mesajının vajinal doğumu tek doğru veya "normal" seçenek olarak sunması, sezaryenle doğum yapan veya yapmak zorunda kalan kadınları dolaylı olarak yargıladığı veya dışladığı algısı yatıyordu. Ayrıca, erkek futbolcuların kadın sağlığıyla ilgili bir konuda bu şekilde "mesaj taşıyıcısı" olması da eleştirildi.

Siyasi ve Toplumsal Yankılar: Tepkiler ve Savunmalar
Muhalefetin Sert Eleştirisi: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuya değinerek, "Kadının kaç çocuğunun olacağı, doğuracaksa nasıl doğuracağı... kadının bileceği iştir. Kadınların yerine konuşmaya, karar vermeye son verin artık," ifadeleriyle pankartı ve ardındaki zihniyeti sert bir dille eleştirdi.
Sağlık Bakanlığı'nın Savunması: Bakanlık, yaptığı açıklamada Türkiye'deki yüksek sezaryen oranlarına (%61) dikkat çekerek, amaçlarının kadınları yönlendirmek veya dayatma yapmak olmadığını, bilimsel veriler ışığında vajinal doğumun faydalarına yönelik toplumsal farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise "Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor?" yanıtıyla ve sosyal medya paylaşımıyla kampanyayı savundu.
Futbolcudan Gelen Özür: Tartışmaların odağındaki Sivassporlu futbolcu Rey Manaj, pankartta ne yazdığını bilmediğini belirterek, "Kendi adıma bütün kadınlardan özür dilerim, sizin bedeniniz ve sizin kararınız" mesajıyla kişisel bir duruş sergiledi.

Tartışmanın Kalbi: Bilgilendirme Sınırı Nerede Biter, Müdahale Nerede Başlar?
Sağlık Bakanlığı'nın yüksek sezaryen oranlarını düşürme ve vajinal doğumun faydaları hakkında farkındalık yaratma niyeti, kamu sağlığı açısından anlaşılabilir bir hedef olabilir. Vajinal doğumun hem anne hem de bebek için belirli tıbbi avantajları olduğu bilimsel bir gerçektir. Ancak tartışma, bu bilginin nasıl sunulduğu ve kimin karar verici olduğu noktasında düğümleniyor.
"Doğal olan normal doğum" gibi sloganlar, farkında olmadan veya olarak, sezaryenle doğum yapan milyonlarca kadını (tıbbi zorunluluklar veya kişisel tercihler nedeniyle) "doğal olmayan" veya "anormal" bir süreç yaşamış gibi konumlandırabilir. Bu durum, kadınlar üzerinde suçluluk, baskı veya yetersizlik hissi yaratabilir. Bilgilendirme ile yargılama veya yönlendirme arasındaki çizgi oldukça incedir ve kamu kampanyalarının bu çizgiye hassasiyetle yaklaşması gerekir.

Doğum Tercihi Kutsaldır: Son Söz Kadının Olmalı!
Gelelim en temel soruya: Doğum şekline kim karar vermeli? Cevap nettir:
Doğum yapacak olan kadın.
Beden Özerkliği: Her bireyin kendi bedeni üzerinde söz sahibi olma hakkı, en temel insan haklarından biridir. Doğum gibi son derece kişisel ve mahrem bir deneyimde bu hak tartışılamaz.
Bilgilendirilmiş Onam: Sağlık profesyonellerinin görevi, anne adayını her iki doğum şeklinin (vajinal ve sezaryen) riskleri, faydaları ve süreçleri hakkında objektif, bilimsel ve yargıdan uzak bir şekilde bilgilendirmektir.
Tıbbi Gereklilikler ve Kişisel Koşullar: Doğum şekli kararı, sadece tıbbi gerekliliklere değil, aynı zamanda kadının fiziksel ve ruhsal durumu, önceki doğum deneyimleri, kişisel tercihleri, korkuları ve sosyo-kültürel koşulları gibi birçok faktöre bağlıdır. Sezaryen, bazı durumlarda hayat kurtarıcı bir tıbbi müdahaledir; bazı durumlarda ise anne adayının bilinçli tercihidir.
Kurumların Rolü: Devletin veya başka kurumların rolü, kadınlara dayatma yapmak veya belirli bir doğum şeklini "normal" ilan etmek değil, her iki doğum şekli için de güvenli, erişilebilir ve kaliteli sağlık hizmeti sunmak, doğru ve yargısız bilgi akışını sağlamak ve kadınların bilinçli kararlarını desteklemektir.
"Doğal olan normal doğum" pankartıyla başlayan tartışma, Türkiye'de kadın sağlığına ve beden özerkliğine yönelik daha derin bir sorgulamayı beraberinde getirdi. Yüksek sezaryen oranları bir halk sağlığı konusu olsa da, çözüm kadınlara belirli bir doğum şeklini dayatmak veya yargılamak değil, onları doğru bilgilendirmek, seçeneklerini sunmak ve nihai kararlarına saygı duymaktır.
Doğum, son derece kişisel bir yolculuktur ve bu yolculuğun nasıl şekilleneceğine dair son söz, her zaman o yolculuğun kahramanı olan kadının olmalıdır. Kurumların görevi ise bu kararı yargılamak değil, desteklemek ve güvenli koşulları sağlamaktır.
Comments