top of page

Gelişmişlik Bizi Doğadan mı Koparıyor? 61 Ülkelik Dev Araştırma Ezber Bozdu

Gelişmişlik Bizi Doğadan mı Koparıyor? 61 Ülkelik Dev Araştırma Ezber Bozdu

Birçoğumuz kendimizi bir ikilem içinde buluruz: Bir yanda, doğa belgesellerini hayranlıkla izler, yaban hayatının görkemine ve ormanların dinginliğine özlem duyarız. Diğer yanda ise hayatımız, beton binalar, ekranlar ve teknolojiyle çevrili şehirlerde geçer. Bu kopukluk hissi, modern yaşamın bir gerçeği gibi görünse de, bilim insanları bu durumun kökenlerini ve onu neyin şekillendirdiğini anlamak için kolları sıvadı.


Bu yazıda, 61 ülkeden 56.000'den fazla insanı kapsayan ve doğayla olan ilişkimizi ülke düzeyinde neyin belirlediğini anlamaya çalışan kapsamlı bir bilimsel araştırmanın şaşırtıcı bulgularını inceleyeceğiz. Hazırsanız, doğayla bağımız hakkındaki ezber bozan gerçeklere bir yolculuk yapalım.


'Gelişmişlik' Paradoksu: İş Yapma Kolaylığı ve Şehirleşme Doğadan Uzaklaştırıyor


Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, bir ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişmişlik seviyesiyle doğayla olan bağı arasındaki ters ilişkiyi ortaya koyuyor. Verilere göre, bir ülkenin "iş yapma kolaylığı" puanı ne kadar yüksekse ve nüfusu ne kadar şehirleşmişse, o ülkedeki insanların doğayla bağlantısı da o kadar düşük oluyor. Bu durum, genellikle refah ve ilerleme olarak gördüğümüz "gelişmişliğin", aslında doğayla olan temel ilişkimizi zayıflatabileceği yönündeki karşı-sezgisel fikri destekliyor. Araştırma, bu kopuklukta salt servetten ziyade, teknoloji odaklı iş yapış biçimlerini ve şehir yaşamını kapsayan "sosyo-teknolojik gelişmenin" daha önemli bir rol oynadığını gösteriyor.


Gelişmişlik Bizi Doğadan mı Koparıyor? 61 Ülkelik Dev Araştırma Ezber Bozdu

Dış Dünya Değil, İç Dünya: Değerler Fiziksel Koşullardan Çok Daha Önemli


Peki, 'iş yapma kolaylığı' gibi sosyo-teknolojik faktörler doğadan kopuşu tetikliyorsa, bu denklemin en ağır basan parçası gerçekten bu mu? Araştırmanın asıl ezber bozan cevabı burada yatıyor: Hayır.


Bu bulgu, belki de makalenin en önemli noktası. Araştırma, ülkeler arasındaki doğayla bağ farklılıklarını analiz ettiğinde, şehirleşme ve iş yapma kolaylığı gibi dışsal, somut faktörlere dayalı bir modelin bu farklılıkların yaklaşık %30'unu öngörebildiğini buldu. Ancak işin rengi, toplumların inanç ve değerlerine bakıldığında değişiyor. Maneviyat ve bilime bakış açısı gibi içsel, soyut değerleri temel alan bir model, ülkeler arasındaki farklılıkların %68'ini açıklamayı başardı. Bu durum, doğayla ilişkimizi asıl şekillendirenin yaşadığımız yerin fiziksel koşullarından çok, toplum olarak sahip olduğumuz inanç ve değer sistemleri olduğunu gösteriyor.


Gelişmişlik Bizi Doğadan mı Koparıyor? 61 Ülkelik Dev Araştırma Ezber Bozdu

Sosyo-politik değerler, doğayla bağlantıdaki değişimin %68'inden fazlasını açıklarken; sosyo-ekolojik faktörler bu değişimin sadece %30'unu açıklayabilmiştir. Bu durum, doğayla ilişkimizi şekillendiren en önemli unsurların dışsal koşullardan çok içsel inanç ve değerlerimiz olduğunu göstermektedir.

Bu çarpıcı istatistiğin en somut kanıtlarından biri, günümüz dünyasının en popüler başarı ölçütlerinden biri olan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) sıralamasına baktığımızda ortaya çıkıyor.


Sürdürülebilirlik İkilemi: SKA Sıralaması Yüksek Ülkelerin Doğayla Bağı Neden Zayıf?


Mantıksal olarak, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) sıralamasında üst sıralarda yer alan ülkelerin doğayla daha uyumlu bir ilişkiye sahip olmasını bekleriz. Ancak araştırma tam tersini gösteriyor: SKA sıralaması ile doğayla bağlantı arasında negatif bir ilişki var. Yani, SKA'larda daha başarılı görünen ülkelerdeki insanların doğayla bağı genel olarak daha zayıf olma eğiliminde. Araştırmacılar bu durumu, mevcut SKA sıralamasının gerçek ekolojik sürdürülebilirlikten çok, teknoloji, sanayi ve altyapı gibi alanlardaki "sosyoekonomik ilerlemeyi" yansıtıyor olabileceği şeklinde yorumluyor. Bu bulgu, küresel başarıyı ve sürdürülebilirliği nasıl ölçtüğümüzü yeniden sorgulamamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.


Küresel Haritaya Bir Bakış: Türkiye'nin Dikkat Çekici Konumu


Araştırma, 61 ülkeyi doğayla bağlantı puanlarına göre sıralıyor. Bu sıralamada Nepal en yüksek puanlardan birine sahipken, İspanya en düşük puanlardan birini alıyor. Bu geniş yelpazede Türkiye'nin konumu oldukça dikkat çekici. Türkiye, 0.655'lik puanıyla listenin üst sıralarında yer alıyor. Bu puan, Türkiye'nin ABD (0.240), Avustralya (0.248), Almanya (-0.080) ve Japonya (-0.391) gibi birçok sanayileşmiş ve gelişmiş ülkeyi geride bıraktığını gösteriyor. Öte yandan, Nepal (1.386), İran (1.215) ve Güney Afrika (1.200) gibi ülkelerin ise gerisinde kalıyor. Türkiye'nin bu ara konumu, makalenin ana fikrini mükemmel bir şekilde özetliyor: Ülke, bir yandan 'iş yapma kolaylığı' ve şehirleşme gibi sosyo-teknolojik gelişmenin getirdiği kopuş baskısını hissederken, diğer yandan araştırmanın %68'lik bir etkiye sahip olduğunu gösterdiği manevi ve kültürel değerlerini henüz tam olarak yitirmemiş olabilir.


Gelişmişlik Bizi Doğadan mı Koparıyor? 61 Ülkelik Dev Araştırma Ezber Bozdu

Doğayla Yeniden Bağ Kurmanın Yolu Nereden Geçiyor?


Bu kapsamlı araştırmanın bize öğrettiği en temel ders şu: Doğayla ilişkimizi belirleyen şey sadece ormanlara, parklara veya sahillere ne kadar yakın olduğumuz değil. Asıl belirleyici olan, toplum olarak sahip olduğumuz değerler, maneviyat anlayışımız ve teknolojiye olan bakış açımız. Fiziksel erişim önemli olsa da, içsel dünyamız ve kültürel kodlarımız çok daha ağır basıyor. Bu gerçek, doğayla ilişkimizi onarmak için sadece parklar inşa etmenin veya geri dönüşüm yapmanın ötesine geçmemiz gerektiğini gösteriyor. O halde şu soruyu sormak gerekiyor: Teknolojinin hayatımızın her alanına girdiği bu çağda, hem insanlığın hem de gezegenin refahı için doğayla olan ilişkimizin 'manevi' ve 'kutsal' yönlerini nasıl bilinçli bir şekilde geliştirebiliriz?



Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page