top of page

İklim Krizinde Cinsiyet Farkı: Kim Daha Fazla Sorumlu?


İklim değişikliğiyle mücadelede bireysel sorumluluklar tartışılırken, yeni bir araştırma ilginç bir boyutu daha gündeme getiriyor: Cinsiyetin karbon ayak izi üzerindeki etkisi. Fransa'da 15.000 kişi üzerinde yapılan bir ön baskı çalışması, erkeklerin kadınlara kıyasla önemli ölçüde daha fazla sera gazı emisyonuna neden olduğunu ortaya koyuyor. Bu farkın temelinde ise özellikle otomobil kullanımı ve kırmızı et tüketimi gibi alışkanlıklar yatıyor.


Peki, bu cinsiyet eşitsizliğinin ardındaki nedenler neler ve bu bulgular iklim politikaları açısından ne anlama geliyor?


Rakamlarla Cinsiyet ve Karbon Ayak İzi: Fransız Araştırmasının Bulguları


Fransız araştırmacılar tarafından yürütülen ve henüz hakem onayından geçmemiş olan çalışma, dikkat çekici sonuçlar ortaya koyuyor:


  • Genel Fark: Erkeklerin ulaşım ve gıda tüketiminden kaynaklanan gezegeni ısıtan kirlilik oranı, kadınlara göre %26 daha fazla.


  • Sosyoekonomik Faktörler Kontrol Edildiğinde: Gelir ve eğitim gibi faktörler hesaba katıldığında dahi, erkeklerin emisyonları kadınlardan %18 daha yüksek kalıyor.


  • Ana Sorumlular: Araba ve Kırmızı Et: Araştırmacılara göre, bu kalan %6,5 ila %9,5'lik kirlilik farkının neredeyse tamamı, erkeklerin daha fazla kırmızı et tüketmesi ve daha fazla araba kullanmasından kaynaklanıyor. Erkeklerin genel olarak daha fazla kalori tüketmesi ve daha uzun mesafeler kat etmesi de bu durumu pekiştiriyor.


  • Uçuşlarda Fark Yok: Çalışma, uçak yolculuklarından kaynaklanan emisyonlarda belirgin bir cinsiyet farkı bulamadı.


İklim Krizinde Cinsiyet Farkı: Kim Daha Fazla Sorumlu?

Neden Bu Fark Var? Geleneksel Cinsiyet Normları ve Tüketim Alışkanlıkları


Araştırmacılar, emisyonlardaki bu cinsiyet farkının temelinde yatan olası nedenleri de inceliyor:


  • Geleneksel Cinsiyet Normları: Çalışmanın ortak yazarlarından Ondine Berland, "Sonuçlarımız, özellikle erkekliği kırmızı et tüketimi ve araba kullanımıyla ilişkilendiren geleneksel cinsiyet normlarının, bireysel karbon ayak izlerini şekillendirmede önemli bir rol oynadığını gösteriyor," diyor. Toplumda "erkeksi" olarak algılanan bazı tüketim kalıpları (büyük arabalar, bol etli yemekler vb.) daha yüksek emisyonlara yol açabiliyor.


  • Kalori İhtiyacı ve Tüketim Miktarı: Erkeklerin fizyolojik olarak kadınlardan daha fazla kaloriye ihtiyaç duyması bir faktör olsa da, araştırmalar erkeklerin orantısız bir şekilde daha fazla yiyecek (özellikle et) tükettiğini de gösteriyor.


  • Gelir Düzeyi: Erkeklerin ortalama gelirlerinin kadınlardan daha yüksek olması, genel olarak daha fazla tüketim ve dolayısıyla daha yüksek emisyonlarla ilişkilendiriliyor. Ancak bu çalışma, gelir faktörü kontrol edildikten sonra bile farkın devam ettiğini gösteriyor.


İklim Krizinde Cinsiyet Farkı: Kim Daha Fazla Sorumlu?

Benzer Araştırmalar Ne Diyor? İsveç Örneği


Bu bulgular tekil değil. Daha önce İsveç'te yapılan bir araştırma da benzer sonuçlara ulaşmıştı. Bu çalışmada, erkeklerin mal ve hizmetlere yaptığı harcamaların, kadınlara kıyasla (harcanan para miktarları yakın olmasına rağmen) %16 daha fazla iklim ısınma emisyonuna neden olduğu bulunmuştu.


"Soya Çocuğu" Tartışması: İklim Dostu Seçimler ve Erkeklik Algısı

Bireysel karbon ayak izini azaltmanın en etkili yolları arasında benzinli araçlardan vazgeçmek, daha az et tüketmek ve uçak yolculuğunu sınırlamak yer alıyor. Ancak, özellikle et tüketimini azaltma ve bitki bazlı diyetleri teşvik etme çabaları, bazı kesimler tarafından "erkekliğe saldırı" olarak algılanabiliyor.


  • "Soya Çocuğu" (Soy Boy) İfadesi: Aşırı sağ figürler tarafından ilerici veya daha az geleneksel erkeklik anlayışına sahip erkekleri küçümsemek için kullanılan bu terim, bitki bazlı beslenmenin (soya yaygın bir protein kaynağı olduğu için) zayıflıkla ilişkilendirilmesine bir örnek teşkil ediyor. Oysa dünya genelinde üretilen soyanın büyük bir kısmı et ve süt ürünleri için hayvan yemi olarak kullanılıyor.


İklim Endişesi ve Cinsiyet: Kadınlar Neden Daha Çok Endişeli?


Fransız araştırmacılar, emisyonlardaki bu cinsiyet farklılıklarının, kadınların iklim krizi konusunda neden daha fazla endişe duyma eğiliminde olduğunu açıklayabileceğini öne sürüyor. Erkeklerin emisyonlarını azaltmanın kişisel maliyetinin (alışkanlıklarını değiştirme zorluğu) daha yüksek olması nedeniyle, iklim acil durumunun gerçekliğiyle yüzleşmekten kaçınabilecekleri savunuluyor.

Ancak, daha fazla iklim endişesinin kadınları emisyonlarını azaltmak için daha fazla çaba göstermeye yöneltebileceği de belirtiliyor. Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor.


İklim değişikliğiyle mücadelede bireysel eylemlerin önemi giderek daha fazla anlaşılırken, tüketim alışkanlıklarımızın ve bu alışkanlıkları şekillendiren toplumsal normların karbon ayak izimiz üzerindeki etkisi de göz ardı edilemez.


Erkeklerin otomobil kullanımı ve et tüketimi kaynaklı daha yüksek emisyonlara sahip olduğunu gösteren araştırmalar, iklim politikalarının ve farkındalık kampanyalarının cinsiyet dinamiklerini de dikkate alması gerektiğini ortaya koyuyor. Geleneksel cinsiyet kalıplarını sorgulamak ve daha sürdürülebilir yaşam tarzlarını teşvik etmek, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde daha adil ve etkili bir iklim mücadelesi için önemli bir adım olabilir.




Sosyal Medya'dan takip et
  • Facebook
  • Instagram
  • X
ekolojik evim logo beyaz
Düşüncelerini Paylaş

​Email : info@ekolojikevim.com.tr

​​​

Haber Bültenimize Abone Olun • Kaçırmayın!

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz!

bottom of page