top of page

Orman Yangınları Değil, Sistem Yangını: Akdeniz'deki Ekolojik Krizin Perde Arkası

orman yangınları


Türkiye'den Yunanistan'a, İspanya'dan Fransa'ya, Akdeniz'in gökyüzü bu yaz yine dumanla kaplandı. Ancak bu, artık alıştığımız mevsimsel bir felaket değil. Karşımızda "altıncı nesil yangınlar" olarak adlandırılan, daha hızlı, daha sıcak ve daha öngörülemez bir canavar var. Bu alevler, sadece iklim değişikliğinin bir sonucu değil; kısa vadeli kârı doğanın ve insanın yaşam hakkının önüne koyan ekonomik ve toplumsal sistemimizin ürettiği bir yangın çağının habercisi.


Artık sadece yanan alanın büyüklüğünden bahsetmiyoruz. 2025 yazı, son yirmi yılın ortalamasının katbekat üzerinde bir yıkıma sahne oldu. İspanya'da yangın kaynaklı karbon emisyonları rekor kırarken, Avrupa genelinde milyonlarca hektar orman ve yaşam alanı küle döndü. On binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı, hayatlar kaybedildi ve kritik altyapılar çöktü. Bu, basit bir kuraklık dönemi değil; bu, ekosistemlerin uyum sağlama kapasitesini aştığı, ormanların birer saatli bombaya dönüştüğü yeni ve tehlikeli bir iklim normali.


Kök Nedenler: Kâr Odaklı Politikalar ve İhmal Edilen Kırsal


Bu mega yangınları besleyen ateş, sadece kibritle değil, politik kararlarla da tutuşturuluyor.


  • Önlem Yerine Müdahale: Birçok ülkede yangın önleme ve orman bakımı bütçeleri son on yılda ciddi şekilde kısıldı. Kaynaklar, yangını önlemek yerine, çıktıktan sonra söndürmeye odaklanıyor ki bu da genellikle çok geç oluyor.


  • Kırsalın Terk Edilmesi: Kırsal alanların kronik ihmali, tarım arazilerinin terk edilmesi ve yerel toplulukların ormanlarla olan bağının kopması, biyokütlenin (yanıcı bitki örtüsü) kontrolsüzce birikmesine yol açıyor.


  • Sürdürülemez Arazi Kullanımı: Ormanlar, kısa vadeli turizm gelirleri veya endüstriyel tarım (tek tip ürün ekimi) için feda ediliyor. Bu monokültürler, biyolojik çeşitliliği yok ederek ekosistemleri yangına karşı çok daha savunmasız hale getiriyor.


Bu sistem, doğayı metalaştırarak ve bakımı kârlılığa tabi kılarak, aslında kendi kendini yakan bir düzen yaratıyor. Yangınlar artık bir kaza değil, bu sistemin kaçınılmaz bir sonucu haline geliyor.



orman yangınları


Adaletsiz Alevler: Yangının Yükünü Kim Taşıyor?


Yangınlar herkesi eşit etkilemiyor. Alevlerin en çok tehdit ettiği kesimler; işçiler, kırsal nüfus, göçmenler ve zaten sistemin dışına itilmiş, "harcanabilir" olarak görülen topluluklar oluyor. Bu yangınlar, toplumdaki sınıf, ırk ve coğrafi eşitsizliklerin altını daha da kalın bir çizgiyle çiziyor. Şehirlerde yaşayanlar dumanı hissederken, kırsalda yaşayanlar evlerini, geçim kaynaklarını ve anılarını kaybediyor.


Çözüm Doğanın Kendisinde: Ekolojik Direnç ve Topluluk Odaklı Yönetim


Peki, ileriye giden yol nerede? Çözüm, ormanları birer kaynak olarak görmekten vazgeçip onlarla uyum içinde yaşamayı öğrenmekte yatıyor.


  • Eko-Sosyal Planlama: Kısa vadeli kârı değil, uzun vadeli ekolojik ve toplumsal refahı hedefleyen politikalara ihtiyaç var.


  • Agroekoloji: Ekolojik ilkelere ve toplumsal adalete dayalı sürdürülebilir tarım modelleri, hem toprağı canlandırır hem de biyolojik çeşitliliği artırarak yangınlara karşı doğal bir direnç oluşturur.


  • Toplulukların Güçlendirilmesi: Kırsal topluluklar, ormanların en iyi koruyucularıdır. Onların geleneksel bilgisini ve toprağa olan bağını desteklemek, en etkili yangın önleme stratejisidir. Şehir-kır arasındaki sömürüye dayalı ilişki yeniden dengelenmelidir.


Yaşamı Merkeze Koymak


Alevler sadece ormanları değil, aynı zamanda onları tutuşturan bu adaletsiz ve sürdürülemez sistemi de yakıyor. Eğer her yaz aynı cehennemi yaşamak istemiyorsak, odağımızı değiştirmek zorundayız. İhtiyacımız olan ateş, her şeyi yok eden değil; bakıma, anlama ve geleceğe giden yolu aydınlatan ateştir. Ekolojik ve toplumsal adalet olmadan, bu felaketlere karşı hiçbir güvenlik duvarı olmayacak.



Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
Sosyal Medya'dan takip et
  • Facebook
  • Instagram
  • X
LOGO R.png
Düşüncelerini Paylaş

​Email : info@ekolojikevim.com.tr

​​​

Haber Bültenimize Abone Olun • Kaçırmayın!

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz!

bottom of page