Türkiye'de Kız Çocuğu Olmak: Hak Mücadelesi, Krizler ve Göz Ardı Edilen Gerçekler
- EE Admin

- 11 Eki
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Eki

11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü: Bir Kutlama Değil, Acil Bir Eylem Çağrısı
Her yıl 11 Ekim'de anılan Dünya Kız Çocukları Günü, renkli balonların uçurulduğu bir kutlama değil, aksine küresel bir vicdan muhasebesi ve acil bir eylem çağrısıdır. 2012'de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen bu günün amacı, kız çocuklarının eğitim, sağlık ve yasal haklar gibi temel alanlarda karşılaştığı sistematik zorlukları dünya gündeminin merkezine taşımaktır. Ancak geçen yıllar, verilen sözler ile sahadaki acı gerçekler arasındaki uçurumun ne kadar derin olduğunu gözler önüne seriyor. Bu makalede, küresel krizlerin kız çocukları üzerindeki orantısız etkisinden yola çıkarak, Türkiye özelinde erken evlilikler, eğitimden kopuş ve yasal boşlukların yarattığı görünmez krizleri verilerle ve eleştirel bir bakış açısıyla inceliyoruz.
Küresel Krizlerin Büyüteci: Eşitsizlik Nasıl Derinleşiyor?
Kız çocukları, dünya genelinde çok katmanlı bir hak ihlali sarmalının içinde yaşıyor. Rakamlar, tablonun ne kadar karanlık olduğunu gösteriyor: Dünya genelinde her beş genç kadından biri çocuk yaşta evlendiriliyor ve her dört ergen kız çocuğundan biri partner şiddetine maruz kalıyor. Bu fiziksel tehditlerin yanında, sessiz bir salgın gibi yayılan mental sağlık krizi de cabası. Son yirmi yılda, ergen kız çocukları arasında kendine zarar verme, önde gelen ölüm nedenlerinden biri haline geldi.
Bu karanlık tablo, savaş, iklim krizi ve salgın hastalıklar gibi küresel kriz anlarında daha da vahim bir hal alıyor. Kriz bölgelerindeki bir kız çocuğunun okula gidememe olasılığı, istikrarlı bir bölgedeki yaşıtına göre tam %90 daha fazla.
COVID-19 Örneği: Krizler Neden Kız Çocuklarını Daha Çok Vuruyor?
COVID-19 pandemisi, var olan eşitsizliklerin bir kriz anında nasıl bir "çarpan etkisiyle" derinleştiğinin en somut örneği oldu. Okulların kapanması, kız çocukları için sadece öğrenim kaybı anlamına gelmedi. Bangladeş'te yapılan bir araştırma, bu etkinin ne kadar yıkıcı olduğunu ortaya koydu:

Beslenme Krizi: Sağlıklı gıdaya erişimleri %59 azaldı.
Teknoloji Uçurumu: Uzaktan eğitime uygun teknolojiye erişebilenlerin oranı sadece %8'di.
Eğitim Yalnızlığı: %84'ü derslerine tek başına çalışmak zorunda kaldı.
Bu veriler gösteriyor ki okul, bir kız çocuğu için sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda bir güvenlik kalkanı, bir beslenme kaynağı ve sosyal bir koruma alanıdır. Okul kapandığında, ev içi sorumluluklar artar, erken evlilik riski iki katına çıkar ve ruh sağlığı bozulur. Bu hak ihlalleri zincirini kırmak, kriz anlarında kız çocuklarını merkeze alan politikalarla mümkündür.
Türkiye'nin Karnesi: Rakamlar ve Sahadaki Zorluklar
Türkiye'ye mercek tuttuğumuzda, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ne kadar köklü ve yapısal olduğunu görüyoruz. Özellikle erken evlilikler ve eğitimden kopuş, kız çocuklarının potansiyelini kilitleyen iki ana kriz alanı olarak öne çıkıyor.
Yasal İzinli Ayrımcılık: Çocuk Evliliği Paradoksu
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verileri, endişe verici bir gerçeği ortaya koyuyor: Son beş yılda 57.618 kız çocuğu evlendirildi. 2024 yılındaki tablo ise eşitsizliğin boyutunu daha da netleştiriyor: 16-17 yaş grubunda evlendirilen 9.354 kız çocuğuna karşılık, sadece 617 erkek çocuğu bulunuyor. Bu, kız çocuklarının erkeklere oranla yaklaşık 15 kat daha fazla erken evlilik riski altında olduğunu kanıtlıyor.
Veri Kategorisi | Kız Çocukları (2024) | Erkek Çocukları (2024) | Toplam Çocuk Evliliği (2020-2024) |
Yıllık Evlilik Sayısı (16-17 Yaş) | 9.354 | 617 | 9.971 (2024) |
Son Beş Yılda Toplam Evlilik Sayısı | 57.618 | Veri Eksik | 61.136 (2020'den itibaren) |
Oran (2024 Yılı İçinde) | 93,8% | 6,2% | 100% |
Peki bu nasıl mümkün oluyor? Hukuki analizler, sorunun temelinde yatan yasal boşluklara işaret ediyor. Türkiye'de evlilik yaşı kağıt üzerinde 18 olsa da, 17 yaşında aile izniyle, 16 yaşında ise "pek önemli bir sebep" varlığında mahkeme kararıyla evliliğe izin veren istisnalar mevcut. Bu istisnalar, çocuk evliliğini önlemek yerine onu meşrulaştıran, hukuken tanınmış bir toplumsal cinsiyet ayrımcılığı pratiğine dönüşüyor. Bu tablo, toplumsal farkındalık kampanyalarının ötesinde, acil ve istisnasız bir yasal reformun zorunlu olduğunu gösteriyor.
Eğitimin Kırık Zinciri: Okuldan Neden Kopuyorlar?
Kız çocuklarının eğitimden kopuşu, sadece bireysel bir tercih değil, karmaşık sosyal ve ekonomik baskıların bir sonucudur. Okul yöneticileriyle yapılan bir araştırmaya göre, okul terkinin arkasındaki nedenler şunlardır:

Faktör Kategorisi | Spesifik Neden | Yönetici Algısındaki Etki Oranı (%) | Dayanak Analiz |
Sosyo-Kültürel | Geleneksel Aile Yapısı | 89% | Ataerkil rollerin dayatılması |
Kişisel/Hukuki | Açık Öğretim İmkanı | 95% | Örgün eğitimden erken çıkış mekanizması |
Ekonomik | Ailenin Gelir Durumundaki Değişim | 80% | Ekonomik krizin doğrudan etkisi |
Ev İçi Yükümlülük | Küçük Kardeş Bakımı | 68% | Cinsiyete dayalı ücretsiz emek |
Ekonomik/İş Gücü | Aile İşi/Hayvancılığa Yardım | 73% | Çocuk işçiliğine erken geçiş |
Yasal Çerçeve ve Adaletin Kör Noktaları
Türkiye, imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ile uluslararası topluma taahhütler vermiştir. Ancak bu taahhütler ile iç hukukun uygulaması arasında ciddi boşluklar bulunmaktadır.
5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu, korunmaya muhtaç çocuklar için önemli tedbirler içerse de, çocuk evliliğini mümkün kılan yasal istisnalar var olduğu sürece yetersiz kalmaktadır. Yargıtay'ın bazı kararlarında, çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarında bile cezanın alt sınırdan verilmesi, adli mekanizmaların toplumsal cinsiyete ve çocuğun yüksek yararına ne kadar duyarlı olduğu konusunda ciddi soru işaretleri yaratmaktadır. Adalet, sadece yasaların varlığıyla değil, o yasaların çocuğun yaşadığı travmayı ve ihlalin ciddiyetini anlayan bir ruhla yorumlanmasıyla sağlanabilir.
Kapsamlı Bir Dönüşüm İçin Eylem Planı
Analizimiz, Türkiye'de kız çocuklarının hak mücadelesinin yasal, sosyal ve ekonomik faktörlerin kesişiminde karmaşık bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Bu zinciri kırmak için bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
Ne Yapılmalı? Sıfır Tolerans ve Güçlü Koruma
Yasal Reform: Medeni Kanun'daki 16 ve 17 yaş evlilik istisnaları derhal ve istisnasız olarak kaldırılmalı, evlilik yaşı kesin olarak 18'e yükseltilmelidir.
Eğitimi Kalkan Olarak Kullanmak: Düşük gelirli ailelerdeki kız çocuklarının okula devamını sağlamak için beslenme ve teknoloji destekli sosyal yardım programları oluşturulmalıdır. Açık Öğretim'e geçişler, sosyal hizmet uzmanı denetimi gibi mekanizmalarla kontrol altına alınmalıdır.
Cinsiyete Duyarlı Adalet: Hakim, savcı ve kolluk kuvvetleri, çocuk hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında sürekli ve derinlemesine eğitimden geçirilmeli, adli kararların çocuğun yaşadığı yıkıcı etkiyi yansıtması sağlanmalıdır.
Psikososyal Sağlığa Yatırım: Okullardaki rehberlik servisleri güçlendirilmeli, erişilebilir ve ücretsiz mental sağlık programları zorunlu hale getirilmelidir.
11 Ekim, kız çocuklarının potansiyelini engelleyen tüm bu bariyerleri yıkmak için bir milat olmalıdır. Onları sadece mağdur olarak değil, toplumun dönüşümünü sağlayacak liderler olarak gördüğümüzde, gerçek ilerlemeyi ancak o zaman sağlayabiliriz.




Yorumlar