Bitkiler ile Hayatı Farklı Deneyimlemek
- Gizem Görhan Yağmur
- 26 Tem
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 gün önce

Yaşadığımız alana yeşili eklemek, insanın ruh hali ve enerjisi üzerinde olumlu etkiler oluşturuyor. Oluşturduğu etkinin yanında evimizi güzelleştirdiğine inanıyorum. Saksı bitkilerini çok severim. Orkide, yuka çiçeği, kılıç çiçeği, zeytin ağacı, sukulent, barış çiçeği, sarmaşık, telgraf çiçeği gibi birçok saksı bitkisini evimde ağırlıyorum.
Ağırlamak demeyi tercih ediyorum, çünkü onlarla her gün etkileşim halindeyim. Her bitki aynı yeri ve gün ışığını sevmez. Kendilerine özgü seçicilikleri vardır. Her biriyle ayrı bir iletişim kurarak kelimeleri kullanmadan anlaşabiliyoruz. Anlaşabiliyoruz diyorum, çünkü yıllardır benimle birlikte yaşamaya ediyorlar. Demek ki bir yerlerde bir şeyleri doğru yapıyorum ve biz hala birlikteyiz.
Minicik bir saksının içinde yeşermeye başlayan bir filiz halindeyken, ben sana gerçekten iyi bakabiliyorum diyebiliyorum. Bakımları da aralarında farklılık gösteriyor. Kimi her gün azar azar suyu, kimi haftada bir gün suyu seviyor. Kimi pencere kenarında olup gün ışığını doyasıya içine çekmeyi, kimi pencereden biraz daha uzak durmayı seviyor. İnsanlar ve hayvanlar gibi bitkilerin de kendilerine özel karakterleri ve yaşam tercihleri var.
İlk çiçeğime bakmaya başladığımda onlarla iletişim kurmanın nasıl bir etki oluşturacağını merak ettiğimden, iki haftayı rutin bakımlarla sonraki iki haftayı iletişimi ekleyerek geçirdim. Hafif düzeyde de olsa gözle görülür bir ilerlemeye şahitlik ettim. Yaşadığım şaşkınlığın yanında iletişimin, sevginin tüm canlılar üzerinde ortak bir algı oluşturduğuna emin oldum. Bazılarımız için ev arkadaşı köpeği, kedisi, papağanı ve kaplumbağası olurken bizim ev arkadaşlarımız saksı bitkilerimiz.

Bizim diyorum, çünkü altı yaşındaki oğlum son 2 yıldır benimle birlikte bitkilere bakım yapıyor. Öylesine hoşuna gitti ki, kendine üç ayrı saksı alıp üç farklı bitkiye bakım veriyor. Her gün yapraklarını ve renklerini kontrol ediyor. Büyümelerini gördükçe bedeninden büyük heyecan ve mutlulukla yanımıza gelip bizimle paylaşıyor. Hatta bizi yanlarına götürüp göstererek anlatıyor neler olduğunu. Bitkilerimiz büyüdükçe de çekirdek aile olarak üçümüz birlikte saksı değişimlerini, toprak yenilemelerini yapıyoruz. Çocuklar için çok özel ve hayatları boyunca hatırlayacakları oldukça kıymetli anılar olarak yaşanmışlıklarına ekleniyor.
Bitki ve çiçek yetiştirmek bence dışarıdan göründüğünden çok daha derin bir şey. Evet, su veriyorsun, gün ışığına koyuyorsun, bazen toprak değiştiriyorsun ama aslında yaptığın şey sadece bir çiçeği büyütmek değil, aynı zamanda kendine alan açmak.
Bitkiler acele etmez. Her şeyin bir vakti olduğunu, büyümenin de kendi ritmi olduğunu çok iyi bilirler. Bu yüzden bir yaprak daha çıkacak diye her gün saksının başında beklesen de, o yaprak senin istediğin gün değil, kendi bildiği gün gelir. Böylelikle sabır kelimesini yeniden deneyimlemiş oluruz.
Sularken onlarla konuşuyorum ben. Hani çocukken oyuncaklarımızın bizi duyduğunu düşündüğümüz gibi. Aynı öyle. Biraz dertleşiyorum, bazen sessizce sadece bakıyorum. Her seferinde içimde bir şey yumuşacık oluyor. Bir canlıya emek vermenin hissettirdiği huzur ile mutluluk karışımı, hafif gurur gibi bir duygu ortaya çıkıyor. Küçük ama köklerinden emin bir iyilik hissi.

Evde bir bitkinin olması başka bir enerji katıyor ortama. O yeşil renk, rengarenk çiçek yaprakları doğadan gelip de evine yerleşen bir hayat. Dört duvar arasına minicik bir orman parçası taşımışsın gibi. Ne kadar kıymetli. Bir de büyümeye başlayıp saksının dışına uzandığında, işte o zaman hem o bitki değişiyor hem sen. Çünkü sen de büyümüş hissediyorsun, hem içinden hem etrafından.
Bitkisiyle kurulan bağ, biraz da kendi iç sesinle kurduğun bağ gibi. O toprağın kuruluğunu sen fark ediyorsun, yaprakların sarardığını sen görüyorsun. Bununla ilgilenmek için hiçbir zorunluluğun yok ama sen yine de ilgileniyorsun. Bu da seni daha şefkatli ve duyarlı bir insan yapıyor bence.
Küçük şeylere bakmayı öğreniyorsun. Sessizliği duymayı… Görünmeyeni görmeyi...
Minik detayları fark edenlerin biraz daha derin yaşadığına inanıyorum ben. Saksı bitkilerinin de tam olarak bunu hatırlattığını düşünüyorum. Görmeyi unuttuğumuz şeyleri tekrar görmeye başlıyoruz onlarla birlikte.
Bazı sabahlar, kahvemi alıp balkonuma geçiyorum. Bitkilerimin arasında oturuyorum. Hiç konuşmadan, sadece onlara bakarak geçirdiğim on beş dakika, bazen bütün günü toparlamama yetiyor. Onların sakin duruşu, telaşsızlığı, acele etmeyişi beni de yavaşlatıyor.
Sanki diyorlar ki; her şey zamanı geldiğinde olur, sen kendini ihmal etme.
Bitki yetiştirmek böyle bir şey. Sadece bir hobi değil. Bazen terapi, bazen meditasyon, bazen de kahvene eşlik eden bir arkadaş gibi.
Bir yaprağın ne kadar büyüdüğünü fark ettiğinde, kendi içinde büyüyen şeyleri de görmeye başlıyorsun. Belki daha sabırlı bir halin, belki de hiç fark etmeden öğrendiğin yeni deneyimlerin hayatına katılıyor.
Ben bitkilerimi ve çiçeklerimi severken kendimi de seviyorum aslında. Onlarla ilgilenirken, içimdeki sakinliği büyütüyorum. Her gün küçük bir adım, her gün azıcık su ve zamanla da kocaman bir huzur.
Mutlulukla kalın :)
Gizem Görhan Yağmur
İletişim: gizemgorhanyagmur@ekolojikevim.com.tr
Comments