top of page

Her Duygumuzun Yaydığı Özel Bir Frekans Var

Her Duygumuzun Yaydığı Özel Bir Frekans Var

Her duygu yaşattığı etkilerin dışında özel bir titreşime sahip. Frekansını ayarladığımızda netleşen kanallar gibi aslında. Göremiyor olmak, var olmadıkları anlamına gelmiyor ve biz onları görmenin ötesinde farkında olarak veya olmayarak yaşıyoruz. 


Her bir duygumuzun kendine ait bir frekansı var. Öfkenin, sevincin, huzurun, kırgınlığın, mutluluğun, özlemin… Hepsi ayrı bir titreşim ve enerji yayar çevresine. Yayılan bu enerji, sandığımızdan çok daha güçlü, çok daha etkili bir alana sahip.


Sabah kalktığında hissettiğin o duygunun enerjisi daha yataktan kalkmadan, yüzünü yıkamadan, telefonuna bakmadan odanın içinde yayılmaya başlar. Evde kim varsa, farkında olmadan o dalgayı hisseder. Sen hiçbir şey söylemesen bile senin frekansın çoktan konuşmaya başlamıştır.


Bazen öyle güzel bir sabaha uyanırsın ki yüzünde hafif bir tebessüm, içinden gelen tatlı bir huzur. Hiç fark etmeden mutfaktaki ekmeğin kokusuna bile başka bir anlam yüklersin. O huzur, evin duvarlarından geçer, mutfağın köşelerine yayılır. Yanındaki insanın da ruhuna dokunur.


Duygular, sadece içimizde saklı kalmazlar. Onlar hep hareket halindedir. Hareketleri titreşimler üzerinden oluşur, dalgalar halinde yayılır. Bazen o kadar hızlı yayılır ki, kendini hiç tanımadığın birinin yanında aniden gergin hissedersin ya da tam tersi birkaç dakikalık bir sohbet sana günlerce iyi gelir. İşte bu yaşanılan, enerji aktarımıdır.


Her Duygumuzun Yaydığı Özel Bir Frekans Var

Biz çoğu zaman duygularımızı fark etmeden ya içimize hapsederiz ya da kontrolsüzce etrafımıza yayarız.Bunu nasıl yaparız? Biri bize haksızlık ettiğinde, yapılanı ona söylemek yerine içimize atarız. Boşver değmez deriz. Ama o duygu içimizde öylece kalmaz. İçeride titreşim oluşturmaya, yer değiştirmeye başlar. Göğsümüzde küçük bir ağırlık, midemizde tuhaf bir düğüm... Biz onu çözmediğimiz sürece o duyguların etkileri devam eder, bazen saatlerce bazen günlerce…


Duyguları olduğu gibi yaymak her zaman sağlıklı olmayabilir. İçinde tutmamak demek olumsuzlukları bir anda içinden atmak demek değildir. Biriken sert duygunun frekansı, karşındaki insanı oldukça yorabilir, yıpratabilir. Bu yüzden, duyguların frekansını yönetmek de hayatımızdaki en önemli yeteneklerden biridir.

İlk olarak ne hissettiğini anlamak önemli. Şu an ne hissediyorum diye sormak çözüm için yol gösterici olur çoğu zaman. Sonrasında o duygunun bedeninde nerede durduğunu fark etmek önemli. Omuzlarında mı, boğazında mı, midende mi? 


Duygular ruhumuzda oluşur ama bedenimizde kendine yer edinir.


Kırgınlık, çoğu zaman göğüs kafesinde sıkışma hissi verir. Korku, mideye yerleşir. Öfke, çeneni ve ellerini kasmaya başlar. Sevgi ve şefkat ise, omuzlarını gevşetir, nefesini açar. Bu farkındalık, duygunun frekansını kontrol etmenin ilk adımı.


Fark ettikten sonra o duyguyu dönüştürmek önemli. Dönüştürmek önemli derken, hiç üzülmemek ya da asla sinirlenmemek demek değil. Her duygunun bir anlamı var ve o frekansı bilinçli bir şekilde değiştirerek devam edebilmeliyiz.

Çok gergin hissettiğinde, derin bir nefes al ve yavaşça geri ver. Gerçekten derin ve kocaman bir nefes al. Nefesini alırken şu an içime huzur doluyor diye düşün. Verirken tüm gerginliği bırakıyorum de. Basit gibi görünen bu hareket, duygu frekansını birkaç saniyede değiştirebilir.


Dikkat çekmek istediğim en önemli nokta; kimin yanında, hangi duyguyla bulunduğunun farkında olman. Çünkü senin yaydığın enerji, onların da ruhuna değiyor. Sen mutluysan, yaşadığın o mutluluk bulaşıcıdır. Sen sürekli şikayet eden, dert yanan, karamsar bir frekanstayken de o enerji bulaşıcıdır.


Ben böyleyim diyerek kronik olumsuzluğu normalleştiren insanlar oluyor. Oysa duygularımız da radyo frekansı gibi değiştirilebilir. Doğru, belki hayatındaki her şeyi değiştiremezsin ama hissetme ve yansıtma biçimini değiştirebilirsin.


Her Duygumuzun Yaydığı Özel Bir Frekans Var

Her zaman hatırla, duyguların hem sana hem karşındakine bulaşır. Senin frekansın, karşındaki insanın gününü aydınlatabilir ya da gölgeleyebilir. Bu nedenle, önce kendi içindeki ışığı bul ve ona sımsıkı sarıl. Parlayan o ışık senin yolunu aydınlattığı gibi başkalarının da yolunu aydınlatsın.


Kendi hayatımda edindiğim en önemli tecrübelerimden birini seninle de paylaşmak istiyorum. Hayatta en kıymetli şey, kendinle kurduğun bağ. Kendi frekansını tanıyabilmek, onu yönetebilmek. Çünkü bilinenin aksine hayat dışarıdan değil, içeriden başlıyor. 


Senin içinde huzur varsa, dışarıda da huzur bulursun. Senin içinde sevgi varsa, sevgi sana geri gelir. Bugün bir alan oluştur kendin için. Bu alanın merkezinde sadece sana kadar yer olsun. Nefes al. Aldığın nefesi hisset, kendini tanımla. İçindeki frekansı dinle ve kendine sor, şu an ben hangi titreşimi yayıyorum?


Sorunun cevabı senin bakışını, duygularını, yaşayışını, hayatını değiştirecek. Sen değiştiğinde de etrafındaki herkesin hayatı değişecek. Etkileşim oldukça güçlü bir iletişimdir. 


Yaşadığın duyguyu hisset, tanımla. Ruhunda başlayan duygunun frekansının farkına var. Sahip olduğun ışık, yaydığın frekans, ilettiğin duygu yoğunluğu, etkileştiğin her şey… Görmüyor olmamız var olmadıkları anlamına gelmiyor. Onları her gün her an hissedebiliyoruz. Hissedebiliyorsan gerçektir. O gerçeklik de sensin.


Mutlulukla kalın :) 


Gizem Görhan Yağmur

Ekolojik Evim Yazarı




Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page