top of page

Tüketiyorum, Öyleyse Oy'um

Tüketiyorum, Öyleyse Oy'um

Hayatımın büyük bir bölümünde, yediğim yemekler üzerine pek kafa yormazdım. Bir tabak mantı, annemin yaptığı o enfes börekler ya da gece yarısı atıştırdığım bir paket cips... Tadını sevdiğim her şeyi düşünmeden tüketirdim. Sanırım bu çoğumuz için tanıdık bir durum; "tüketim" dendiğinde aklımıza ilk olarak tabağımızdakiler gelir, ötesine pek geçmeyiz.


Her şey, hayatıma hiç hayal etmediğim alanlarda bir bilinç ve farkındalık getiren ekolojik yaşam felsefesiyle tanıştığımda değişti. Sadece atıklarımı azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda bedenime, zihnime ve ruhuma ne aldığımı da sorgulamaya başlıyordum.


Yıllar önce işlenmiş şekeri hayatımdan çıkardığımda bedenimin buna ne kadar olumlu tepki verdiğini görmek benim için bir aydınlanma oldu. Vücudumuza giren her şeyin, bizi olumlu ya da olumsuz bir şekilde dönüştürdüğü gerçeğiyle yüzleştim. Bu basit ama güçlü fikir, sadece tabağımdakileri değil, hayatımın tamamını değiştirdi. Çünkü işin özü şuydu: Tükettiğimiz şeyler, yaşadığımız hayatı belirler.


"Tüketim" Sandığınızdan Çok Daha Geniş Bir Kavramdır


"Tüketim" kelimesini duyduğumuzda aklımıza genellikle yiyecekler veya satın aldığımız ürünler gelir. Ancak bu kavram, okuduğumuz kitaplardan dinlediğimiz müziklere, izlediğimiz dizilerden sosyal medyada takip ettiğimiz hesaplara kadar zihinsel olarak "tükettiğimiz" her şeyi kapsar.


Örneğin, sürekli olarak kişisel gelişim ve pozitif psikoloji hakkında kitaplar okuyup podcast'ler dinlerseniz, zihniniz bu konulara odaklanmaya başlar. Dünyayı bu pencereden görmeye başlar ve eylemlerinizi de buna göre şekillendirirsiniz. Bu basit prensip, hayatımızın her alanında geçerlidir.


Bedenimize ve zihnimize dahil ettiğimiz her şeyin, iyi ya da kötü, mutlaka bir etkisi olur.


Tüketiyorum, Öyleyse Oy'um

Dünya Görüşünüz, Farkında Olmadan "Tükettiğiniz" Bir Üründür


Zamanla fark ettim ki, farkında olmadan tükettiğim medya, dünyaya baktığım pencereyi yavaş yavaş inşa ediyormuş. Siyasi duruşumuzdan en basit günlük kaygılarımıza kadar her şey, bu görünmez filtreden geçerek şekilleniyor. Yalnızca belirli bir bakış açısına sahip haber kaynaklarını takip eden bir kişi, dünyayı ve olayları, farklı kaynaklardan beslenen birine göre çok daha başka bir şekilde yorumlayacaktır. Benzer şekilde, gündemimizi yalnızca sosyal medyadaki yankı odalarından veya popüler forumlardan alıyorsak, dünya görüşümüz de oradaki daraltılmış perspektiflerle tanımlanacaktır.


Bu durum sadece haberler için geçerli değildir. İzlediğimiz popüler diziler ilişkiler hakkındaki algımızı, dinlediğimiz müzik türleri ruh halimizi, okuduğumuz çok satan kitaplar ise hayata dair hedeflerimizi şekillendirir. Tüm bu dış etkiler, gün boyunca zihnimizin neye odaklandığını ve etrafımızdaki dünyayı nasıl algıladığımızı dramatik bir şekilde etkiler.


Değişim İçin Sadece Beklemek Yetmez: Hayatınızı Bilinçli Tüketimle Tasarlayın


Bu gerçeği fark etmek ilk başta bir uyarı gibi gelebilir; etrafımızı saran ve bizi pasifçe şekillendiren sayısız etkiyle yüzleşiriz. Ancak bu madalyonun bir de diğer yüzü var: Bu aynı zamanda, hayatımızın tasarımını kendi ellerimize almamız için güçlü bir davettir. Pasif bir şekilde etkilenmek yerine, neyi tüketeceğimizi bilinçli olarak seçerek hayatımızı istediğimiz yönde tasarlayabiliriz.


Daha sürdürülebilir bir yaşam mı istiyorsunuz? Sizi buna teşvik eden belgeselleri ve makaleleri kasıtlı olarak tüketin. Hem de bolca.


Daha huzurlu bir zihne mi sahip olmak istiyorsunuz? Kendinizi aynı hedefi başarmaya çalışan yoga ve meditasyon topluluklarıyla çevreleyin.


İşinizde daha mı yaratıcı olmak istiyorsunuz? O konu hakkında bulabildiğiniz her sanat dergisini, filmi ve sergiyi özümseyin.


Mali durumunuzu mu düzeltmeniz gerekiyor? Her gün sizi tasarrufa ve akıllı yatırıma yönlendiren podcast'leri dinleyerek zaman geçirin.


Hayatımızda arzuladığımız değişimler, ancak bizi çevreleyen etkileri bilinçli olarak değiştirdiğimizde mümkün olmaya başlar.


Tüketiyorum, Öyleyse Oy'um

Ekolojik Yaşam Sadece Atıkları Azaltmak Değildir


Daha az kaynak tüketerek daha anlamlı bir yaşam sürmeyi hedefleyen ekolojik ve minimalist felsefe, özünde "karşı-kültürel" bir yaklaşımdır. Toplumumuz, sürekli olarak ihtiyacımızdan fazlasını satın almaya, tüketmeye ve asla tatmin olmamaya odaklanmış bir yaşam tarzı üzerine kuruludur. Bu yüzden, hayatımıza giren etkiler konusunda bilinçli olmazsak, bu akıntıya kapılmak çok kolaydır.


Evinizdeki dağınıklığı yenmek veya tüketim çılgınlığının üstesinden gelmekte zorlanıyor musunuz? O zaman etrafınızı neyle çevrelediğinizi dikkatlice seçin. Marketlerin indirim kataloglarını ve kasadaki o "mutlaka al" sepetlerini bir kenara bırakın. Instagram'daki "influencer" reklamlarını sessize alın. Bunun yerine, daha az ve öz yaşamaya adanmış, size ilham veren yerli ve yabancı kaynakları daha fazla okuyun. Bunu yaptıkça, istediğiniz değişimin hayatınızın ne kadar zahmetsiz bir parçası haline geldiğini fark edeceksiniz.


Direksiyona Geçme Zamanı


Tüm bu parçaları birleştirdiğimizde, karşımıza basit ama dönüştürücü bir gerçek çıkıyor: Tükettiklerimiz, zamanla dönüştüğümüz kişiyi belirliyor; ister iyiye doğru, ister kötüye. Bu gizli gücün farkına vardığımız an, hayatımızın direksiyonuna geçme ve onu istediğimiz yöne doğru sürme şansını yakalarız. Peki, siz bugün hayatınızı istediğiniz yöne götürmek için neyi daha fazla (ve neyi daha az) tüketmeye karar verdiniz?


Zeynep Derin Köseoğlu

Ekolojik Evim Yazarı



Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page